Yürümek zamanla bir tutku oldu bende. Düşsel bir tutku değil, eklemeli. Şöyle ki, ayaklarım da yoruldu, boğazım da acıyarak kurudu, acıktım da: yeri geldi kentli nezaketi kaldırıma oturup soluklanmama izin vermedi. Ama yürümek ediminin kendisi, en çok da bir yapı olarak bana çok şey öğretti. Hem coğrafyayla muhayyel bir "ben"in değil, bizatihi "ayaklar"ın teması, hem de yaşamın bir yol olarak (diler çizgisel dilerse döngüsel olsun) yürünüyor, kat ediliyor, hatta okunuyor olduğunu. Öğretti; öğretiyor. Böyle..
(Rene Char ve Heidegger, Karaorman)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.