25 Mart 2008 Salı

Öykü: Fesleğenler

sakin durdu. ocağa çay koydu. döndü ve yansıttı; sakin durabiliyor olmanın da bir sanat hâline getirilebileceğini. divana uzandı: "ufukçum baksana..böyle tavana baka baka bir ömür tüketebilirim.." dedi. ilk anda bu hareketi bana çiğ geldi. sigara içer misin? yok, içmem;
"şu mustafa'da ne buluyorsun? Geçen petshopun vitrinindeki hayvanlara bakıp, "biz de aslında hapisiz" dedi. Ne çiğ, di mi? "Yo, ben aslında mustafa'yı çok severim.."

İyi, peki. Cam içlerine fesleğenler koymuş. Bu da sana yakışmıyor baksana. Sen ömürboyu tavana bakarsan o çiçekleri kim sulayacak? İki gün sonra salataya katarız olur biter. Sonuna dek öyle durmayacaklar ya. Haklısın, aslında. Florya-Bağlar dolmuşuna biniyoruz. Ağlaya ağlaya. Dünya bizi bilmeyecek,burada öleceğiz-bu dolmuşta, demiş. Cidden öyle ölürüz. Dünyanın umru olmaz. Şunu uzatır mısın aslanım? Peki abi. Kışın ortasında kendini Silivri'de bir yazlığa kapa. Öyle de ölürsün. Ciddiyetsiz baykuş. Biraz tansiyonu düşmüş. Ondan böyle diyormuş.

Şimdi beynine bol bol kan gitti. Yüzü kıpkırmızı. Vücud-u Beşer, fabrikaya benzer. Dekart.

Tavuskuşu ahlâklı arkadaşım benim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.