bir de şöyle bir meselemiz var ki; bazen küçük burjuva iktisadı içinde hakikatli bir "tam takır kuru bakırlık" dönemi söz konusu olabiliyor. ama burada da anlam kaymaları var. ben bir dostumla buluşma arifesinde isem ve gündemi işgal eden mesele "parasızlık" oluyor ise, üstelik de ağzımdan "param yok" lafı çıkmış ise - gerçekten param oluyor. 1-2 tl. ya da yol parası. ki uzun yolları, bilet parası vermemek için yürüdüğümü biliyorum. ama dostlarım paraları olmadığını söylediklerinde, bir hesap anında hiç yoksa 15-20 tl çıkartıyorlar. gözüm yok. helâl-i hoş olsun.
ama bir hakikat zemininde buluşmak isterim. benim param yok ise harbiden param olmuyor kardeşlerim!
10 tl, 20 tl benim için "zenginlik alâmeti" kategorisine giriyor.
demek ki aynı kategoriden konuşmuyoruz. aynı dilden, frekanstan..
bir de para zaten hakikat değil. sembol. imaj. para bizzat artı-değerin kendisi.
para, matematik.
an itibarı ile cebimde 4.25 tl var. akbil dolu sayılır. zevahiri kurtarmış 0luyoruz.
ama "kapitalizmin yok ilminde" verimli değiliz.
yakında yürümeye de başlanır. yorgunluk; baş ağrısı, kalitesiz cinsellik ve puslu uyku demek.
neymiş; "param yok" dediğinizde harbiden 3-4 tl'niz olacak ya da cüzdan tık tık olacakmış.
salam-kaşar ekmek *2 = 4 tl artı iki çay 0.5*2=1 tl, 5 tl rayiç olacakmış. bu bizi dostluğa, aşka bölüşmeye, kendi küçük komünizmimize götürür. dönerken yürürüz. içimiz ferah, iktisadımız berrak olur.
evet böyle olur..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.