üstün de onayladı diye söylüyorum: "texas haluk bohem bir mekandır. kederli bir mekandır." tıpkı serhat şık'ın bana esenler otogar'ının sekiz kat altında, yani takriben cehennemin üç kat kadar üstünde kaburga dolması ve pilav yedirdiği kara iktisad lokantası kadar karanlık ve hüzünlü bir mekandır.
üstün bir aralar bu yerin 11 kat altında neler oluyor düşüncesini yakından izlemek için, izlemek, no izlemek, hissetmek için bursa'da ahmet paşa mezarlığına gece gezmeleri düzenlerdi. bu gezmelerdeki ontolojik yanını da bizim yazımızı miras bıraktı. ölüm üzerine düşünmek. ölüm üzre düşmek.
üstün bir aralar bu yerin 11 kat altında neler oluyor düşüncesini yakından izlemek için, izlemek, no izlemek, hissetmek için bursa'da ahmet paşa mezarlığına gece gezmeleri düzenlerdi. bu gezmelerdeki ontolojik yanını da bizim yazımızı miras bıraktı. ölüm üzerine düşünmek. ölüm üzre düşmek.
şimdi diyelim ki, sosyolog olmanın sanıldığı ve pohpohlandığı gibi ulvi bir yanı yok.. insana üçüncü bir göz falan eklemiyor. geçen akşam düğünde benim sosyolog olmamı öven ve üçüncü bir gözüm olduğunu düşünen entelektüel mali müşavir abi: ben seni kandırdım. bizim öyle bir gözümüz falan yok.
sosyoloji na-hak bir övgüye mazhar olmuş bugüne dek. önemli olan şiir ve felsefe yazmaktır. biz bunu yapabilirsek ne mutlu!
çevremde şiir ve felsefe yazanlar hâli ile o yerin bilmem kaç kat altlarına, bulutların bilmem kaç kat üstlerine, buraların bilgisine hep daha yakın gelmişlerdir bana. bugünden bakınca materyalistik bilgi türlerini gereğinden fazla önemseyen bazı dostlarımdan ziyade, dünyanın katbekatlanmış, katmanlaşmış, anlam üzre oturmuş bilgisini kılavuz edinen dostlarımı epistemolojik olarak daha ön saflara yerleştirdiğimi söylemeliyim. onlar hayat yazıcılarıdır.
başak bunlardan biri şüphe yok. hayat yazıcısıdır.
üstün hakeza.
bir düşünürün bir pasajına, bir teknik örneğe, bunların hayat oyununda haddinden fazla pay sahibi olmasına izin vermeyen zarfa değil mazrufa bakan dostlarımızdır bunlar.
bohem bir mekandı texas haluk. yandı.
üstün muhtemeldir ki, bunu görmüştür. gönül gözü denilen şeyle.
göremeyenler; entelektüalistler, akademik kadınlar, akademi delileri.
ben bugünden, bu durduğum pozisyondan gereğinden fazla önem atfettikleri ve kendileri için, hayatın bilgisine sahip olmak için değil, onay almak için koşturdukları akademizmi, kadınlık fıtratını aşan, olmayan, olmayacak olan, karikatürize olmaya mahkûm akademik kadınları, her şeyin akademik ortamlarda çözülebileceğini düşünen, hayata açılmaktan ürken, başkalarını da akademiye hapsetmek yanlısı beyzadeleri ve mi-lady'leri selamlıyorum.
onları sahih, üsluplu ve orjinal bir duruşa davet ediyorum. orjinalite yoksa,aşk yoksa, aşka inanç yoksa geriye kalan yok olmaktır.
Resim: Grosz - Toplumun Direkleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.