Âkıl adam, akil adam, akîl adam;
hangisi doğru bilemiyorum. TRT'de şu an Âkıl adam sıklıkla kullanılıyor ve işin
doğrusu olarak gösteriliyor. Ancak biz A.A. diyelim ve Shift + 3+ A tuşlarını
yazıdaki kullanılma sıklığı doğrultusunda çok yormayalım.
Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, tam altı kavanoz
Bal.....
1- A.A. bir temsil yeteneği, temsil gücü olana denir. Listenin bu
anlamda en zayıf isimleri Hilal Kaplan, Nihal Bengisu ve Yıldıray Oğur. Onların
âkıllılığına lafımız olur mu bilmiyoruz ama en başta temsil güçleri, temsil
yetenekleri çok sınırlı. Yiğit Bulut, Rasim Ozan neden alınmadı sorusundan
başka bir şey getirmiyor akıllara. Çünkü Rasim Ozan fikirlerinin %60 temsil
gücü bulduğunu söylüyordu; bu da AKP oyları ile yaklaşık bir oran. İnce
hesaplamaya gerek görmüyoruz.
2- Bu anlamda bakıldığında, en âkıl adamlar Kadir İnanır ve Hülya
Koçyiğit? Listenin en renkli iki ismi. Onlar toplumsal-görsel hafıza içerisinde
yer sahibiler. Liste renksiz, kokusuz, tatsız. Örneğin bir Fuat Keyman,
ortalama vatandaşa hiçbir şey ifade etmeyen bir isim. Bırakın ortalama
vatandaşı, akademik dünyada dahi "öf, pöf, pıf" sesleri ile yazıları
okunuyor. Biliyoruz. O nedenle daha önce estetik sözlükte Fuat Keyman hakkında,
"bir başkası için keşke Türkiye'de doğmasaydı diye hayıflanabiliriz
(örneğin bir Ulus Baker için) ama Keyman için böyle bir hayıflanma motifi yok,
o iyi ki Türkiye'de doğdu" demiştik*. Akademik isim isteniyorsa, Murat
Belge ile Baskın Oran on kaplan gücünde. Geri kalanına ihtiyaç bırakmıyorlar.
Biz Bayramoğlu, Bumin çizgisi tedavülden kalktı sanıyorduk? Demek ki
küsüşmeseydi Mehmet Altan da bu listede olacaktı.
3- İş dünyası, ortalama insanın güç tutkusunu ve haset duygusunu
karşıladığı için orada kimin olduğunun çok önemi yok. Ne de olsa paralarını
kıskanıyoruz. Başka bir prestij kaynakları yok. NLP, Kişisel Gelişim kitapları,
Ferrarisini Satan Bilge falan okumuyorsak, ya da bordromuzda bu iş örgütlerinin
mensuplarının birinin imzası yoksa. Bu açıdan; iş örgütleri için başlarında
kimin olduğunun öneminin olup olmadığını bilmemeleri gibi de diyebiliriz.
4- Dekor ve dekorun öğeleri mühim. Burada bazen hakkı verilen bazen
es geçilen bazense bilerek ihlâl edilen dekor ahlâkı, yani "akıl"
değil, "temsil". Birisine bir şey söylemek için " a priori"
akıl sahibi olmanıza gerek yok ancak dinlenmek için büyük oranda güce ve temsil
gücüne ihtiyaç hasıl. Bu nedenle en az 6 adamı attığımız ve rahatlıkla bir
16'sını atabileceğimiz (mesela fikirlerine Cihangir dışında itibar edileceğini
sanmadığımız Lale Mansur) âkıl adamlar listesine mevcutların bazıları yerine biz
temsil gücü bin arı gücünde birini öneriyoruz. Akla gelmediyse hala fırsat var,
geldi de gereken yapılmadıysa büyük ayıp, hâlâ harekete geçilmiyorsa da,
"şimdi onlar düşünsün".
5- Yetmez ama evet! Burada temsil gücü, temsil yeteneği, hitabet,
ikna, meselesini halka götürebilme gibi parametrelerle meseleye
yaklaşıldığında, son 1.5-2 yılın önemli bir figürünün ıskalandığı görülüyor. Bu
kişi halk arasında arıların biricik dostu, bir sağlık degustatörü, çevreci,
gurme, PR'cı gibi isimlerle bilinmeyen (listedeki bir çok isim böyle - ama
mesela bir Vedat Milor da alınabilirmiş), tek kelimenin hem sıfat hem isim hem
de bir tarihsel referans anlamına geldiği kişi; "BALCI". Balcı Ekrem
İncel. Nam-ı diğer diye birşey yok; tek kelime; o da balcı. Evimize her gün, her saniye, her an giren drahşan çehreli,
yağız delikanlı. Twitter'da kendisine yönelen iltifatlara (bence tamamen
gerçek, çünkü iltifat marifete tâbidir) göre o "adam gibi adam".
Ballarının kalitesi nedir bilemeyiz? Ancak ölçü şu; Lale Mansur ya da Hilal
Kaplan ya da Murat Belge, o balı o fiyata satamayacağı ve yanında piyasa fiyatı
şu kadar olan poleni veremeyeceği gibi, ekranda o kadar uzun süre de
kalamayacakları açık olan; toplumsal hafızada, etkileme gücünde, temsil
yeteneğinde aynı oranda mahir olmayan A.A'lardır.
6- Bu nedenle İzdiham ailesi olarak biz A.A listesine Balcı Ekrem
İncel'i öneriyoruz. Eminiz ki, süreci yönetenler, geniş toplumsal kesimler, bir
şekilde hayatında Balcı ile müşerref olmuş herkes "olacaksa âkıl adam
böyle olsun" çizgisine doğru hızla ve vızır vızır evrileceklerdir.
Not: Bu bir âkıl adam eleştiri yazısı değil, bu bir öneri
yazısı. O nedenle tek tek şahıslar
üzerinde durmaya hacet yoğ idir. Bir kaç mukayeseye gerek vardı, sadece.
Cevheri ortaya çıkartmak için, ortamdaki kontrastı yükseltmek gerekir. Mevcut
tiplerin ele alınma nedeni bu'dur.
* Ufuk Akbal, Estetik
Sözlük, Sarı Tebessüm Yayınları, 2008, İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.