..Öksüz kalmanızı içim kaldırmadı, ey defterler! Sokakların onca büyüsüzlüğü, gecelerin ağır yanık kokusu, kimsesizliği çağıracak ten arayışları, evlerin üsturupsuz soğuğu. Dış: o görkemli bakış arenası. Salvolarla ağını ören, bütün kozmosu hızlı, siyah ve tüylü bacaklarının ritmi ile kateden ikircikli mercek: örümcek. Gibi, meraklı değiliz. Dış: çekmiyor, cezbetmiyor. Güneş için de, sokaklar, park bankları, güzel kadınlar, kahveler.. müzik için de gücümüz kalmadı. Ten-tin gerilimi tezgahımızda değil artık ya: gerilim içe işleyen bir iğne olsun. Yani defterler - ki nice aşk mezalimlerini kunduzcul ovalamalarla sırtında taşıyan, görev sizdedir: elle kalemi, tinle teni, dışla içi teyellemek için...!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.