11 Eylül 2006 Pazartesi

Gecekondu Varlığımıza Nasıl İlişir?

I
Sıcak tam tepede. Sinirli yürüyüşlerimden birini yapıyorum. Sert taban darbeleri, binlerce defa arşınlanan sokaklarla yeniden ve yeniden flört? Haşinlikler içre çok ilginç keşiflere denk gelmişimdir. Onlardan biridir bu da. İlkokulumun sokağı. Kükürt kokusu, okul önü midyecileri, çağlacıları, tuzlu erikçileri. (Emin Ali Yaşin. Altımermer Caddesi - Altımermer Kilisesinin oralar..)


Bir gecekonduya denk geldim. Döndüm, defaten baktım. Sarı badanası gecekonduya ruhunu veren malzemeleri incelikle örtmüş, dantela gibi işlenmiş minik ve önlerinde en kırmızı çiçeklerin durduğu camlarıyla..yine cepheyi yılankâvi akışlarla kat etmiş sarmaşıklarıyla..bir neşeyi gövdeye getiriyor. Az'ın neşesi..azın rahminde büyüyen güzelliğin..





Sonraki günler Arzu'ya da gösterdim burayı.
O da hayranlıkla seyretti. Bugün bir kez daha dönüp dönüp baktım. Renoir'ın resmettiği yapılara, mekanlara yaptığı gibi,onu günün ve ışığın her deviniminde görmek istiyorum..



Çünkü Gecekondu; içimizdeki delişmen Heideggerci damarı ortaya çıkaran bir inşa hâlinin imkânına bizi iknâ ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.