60'larda yapılan müziğin sahihliği "evrenselliği"nden gelir. Bu emperyalize, ezici bir evrensellik değildir lâkin. Her şeyden önce dünyanın her yerinde müzik namına yapılan şeylerin nitelik olarak birbirine yakın olmasından kaynaklanır. Bugün Radiohead'in, Muse'un vb. 10. koldan taklidleri olan Mor ve Ötesi ve şûrekası, bu nevi bir küresel/müzikal hiyerarşinin özneleri (yahut nesneleri) iken, 60'lar ve 70'lerde Cem Karaca, Erkin Koray bir müzik yapıyorlarsa bu müzik hem İngiltere'de Amerika'da yapılan müzik kadar iyi idi hem de salt teknik-biçimsel bir benzerliğe indirgenemeyecek denli sahihtiler. O her daim tekrarlanan acı nakaratın billurlaşmış hâlleriydiler: hem yerel hem evrensel. Bob Dylan bir halk ozanı idi de Cem Karaca neydi.. Sadece bu da değil..müzisyenlerimizin kendileri yakınsalar da, o dönemlerde ürettikleri müzikler "teknik"en de gayet sıkı idiler. Batı'da o dönemde yapılan müzik çok şeyin yolunu açmıştı. Örneğin Jimi Hendrix handiyse 40 yıl sonranın müziğini muştuluyordu. Zappa veyahut. Grateful Dead'i vs. hiç saymıyorum. İron Butterfly'ın "In A Gadda-da-Vida"sını OLAY FM stüdyolarında dinlerken Kayhan Tümerdem abimiz söylemişti: "bu müzik 40 sene önce yapıldı evlat!"..
Şimdi TV'de Doğan Canku'yu izlerken hissettiklerim yazdırdı bunları bana. Canku, Rolling Stones'u görüp de iplemedikleri bir durumu, Rolling Stones'un kendilerini hem de nasıl iplediği örneğini de ilave ederek aktardı. Hayır, elbet de bir Türk olarak göğsüm kabarmadı.
Ancak dünyanın hâlâ değiştirilebileceği fikrinin hâkim olduğu bir dönemde yapılan müziğin de bu iddianın peşinden namus, ısrar ve kararlılıkla geldiği hissi pekişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.