sultanahmet sokağına zaman sokulmuyor. güneş ise hiç. böyle böyle büyürken, böyle böyle büyütürken, ah sen diyorum - zaman, sana bir kişilik atfediyorum fena mı?
yekta "benim kimseyle sorunum yok" diyor. bizim de yok aslan parçası. nazif abisi cebinden minnacık burgazını çıkarmış yudumluyor. ada içkisi diyor. yılışmış akşam. fasa fiso. o gölgeli sokağın ortakatlarından birinde oturur. bu da aşktır. aşk böyledir. fazlası değil. kalpazankayaya çıktık mıydı? nazif abi pür dil. salt dil. ibrahim çubukçu bir ankaydı. severiz.
tramvaydan in. tatlı zamanı arşınla. sana çok değildir. gitmeye az kaldı. kafamıza takmıyoruz. bir ufak ağacın gölgesinde tramvaydan inenleri bekle. yekta yok. four seasons'ı ararken, ahırkapı'ya indik. acıtıcıdır. ne berbat kartvizit bu? yekta elde sodalarla geliyor.limonlarını unutmamış. bura jennifer hanımın. başında ben duruyorum. içerde vazolar, istanbulda yaşayan yabancı ressamların işleri. nazif abisi bana laf atıyor. 2000'de kardeşi ölmüş. köşebaşından beri gelen herkese bir lafı var. 24 saat sarhoş.
yekta magnaura sarayının bekçisiyle tanış. kapısını açtırıyor. tepeye çıkıyoruz. sonrasının hikayesini anlatmak denize düşsün.
ilerde silüet: yalova ve dahası.
Resim: Balthus - Dağ Yolu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.