16 Temmuz 2009 Perşembe

Sabah Sabah

beşiktaş sabahında, bir emlak ofisinin beşiktaş'ın kasvetli göğüne açılan camlarının ardında, avazı çıktığı kadar bağıran haydn'ın notaları eşliğinde duruyorsam, sağa sola bakınıyorsam, hayatıma bakınıyorsam, şu geçen insanlara..

ara sıra kösnü yokluyorsa - şehvet yani,
kadınlara bakıyorsam, kendimi derleme toplama imkanı bulamadan önceki 30-33 sn içinde içim geçiyorsa, iç geçiriyorsam, sonra " ya allah!" diyorsam,

nietzsche "dibe vurmak şart" mealli şeyler söylüyorsa, nietzsche'yi bu kez dinliyorsam, bunu bana aktaran insanın, yani bu vurucu bilgiyi, yani bu eklemleme özürlü olmadığım bilgi türlerini bana seve seve aktaran insanın refakatinde yaralarıma merhem olabileceğine ikna oluyorsam,

önce dibe vurma estetiğini, ardından "sabaha en yakın yerdeyiz sanırım" düşüncesini içimde bir sansar gibi büyütüyorsam,

makam "kendini gerçekleştirme makamı ise" ve an itibarı ile gerçekleştirmemişsem - belki hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceksem, belki üniversite "tampon kurum" ise, hayata hiçbir zaman atılamamanın kurumu ise,

kanıyorsam, acıyorsam, gülüyorsam, cebelleşiyorsam, bütün bunlardan damıtılacak birşey olduğu bilincinde isem,

dostlarım var ise- varlar, ağabeylerim, üstadlarım, rahimlerim, hepsi var...

elma da beni sevmek zorunda, tamam mı nazım?

bu böyle biline..



Resim: Komet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.