15 Temmuz 2006 Cumartesi

Yazı ve İstikrar

Bu gece sadece yazmak için yazmak, belki yazma disiplinini sağ salim sonraki güne devretmek için belki de "söz uçar, yazı kalır" mottosunun tamamen öznel, hazcı, Bergsoncu bir yanıyla kavranma çabası. Yazmak asla, sadece yazmak değildir. İhtiyaç mı? İletişim için. Ya da dertleşmek- kendinle / kendini dinlemek. Bütün bunlar dışında bir anlam taşıyor olsa gerek : hani yazmasız yapılamayacağı durumunu getiren bir anlam. Gündelik yaşamın bütün pratiklerini ve ilişkiler ağını kuşatan bir şey, her daim "yazılacakları düşünerek" yaşayan, yaşatan - evet, kendi kendine de bağımsız bir yaşamı olan. Soyutta bir yerlere teyellenmiş/ nedensiz değil ama "nedeni" de bulma çabasında olmayan..

Sivrisinekler, gece lambaları, yaz uyku önceleri: ter, pas, kül, kir- bütün bunların arasında yazma projesi ketlenmeye yaklaştığında, 2 sayfa bile 2 küçük moleskine sayfası bile olsa- yazı kalıyor geriye. Hem "değini", izlenimci bir içerik sahibi olsa da bu kavram, hem günah çıkartma / yani hem öz-hem biçim.

Bir ölçüde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.