21 Kasım 2011 Pazartesi

Fragman: Paylaşmazsam


En kötü yanım da bu ya; sesli düşünürüm. İçimdeki meczubiyet dalı meyve veren ne kadar ağaç varsa hemen aşağılara doğru saçaklanır. Bilmek için çırpınırım. Delirdim sanırım acıdan.
Bayılmış da olabilirim.
Kırpmamaya çalıştığım pür tetik gözümün mevziinde dostlarım var. Çubukçu İbrahim sükûnet ile “öyle deme abi..” der. Bu kendi laik bilgi hazineme bir itiraz gibi kulağıma çarpıyor. Mustafa “vurulmuşsun” der. Bu da laik bilgi hazinemi onaylaması mânâsına geliyor sanırım. Böylece, ona olan sevgim artar. Gözümün bana verdiği bilgiyi kendi gözünün bilgisi ile tartıp onayladığı için şükran duyarım. Mustafa’ya ben hep zaten belli belirsiz bir şükran duyarım.
Aslında Schrödinger falan yok. Erhan, İbrahim, Mustafa, Üstün ve ben ve bir grup polis ve bir grup keskin nişancı ve Allah var. Elimde kanama ve başımda tatlı bir ağrı var. Elimde kanama ve başımdaki tatlı ağrının düşündürdüğü başka tatsız şeyler var. Sanırım bu anda düşündüklerimi paylaşmazsam çatlarım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.