"Bende
işleyen, beni işleyen bir düşünce:
Öncesi
yok ama şimdi, burada ve diri" - Levent Yılmaz, Sonülke
"(..) Beş yıllık bir gurbetten
İstanbul'a döndükten sonra, Londra'da bile bana sahip çıkan sevgili arkadaşım
Levent Yılmaz'la Nev'izâde'de otururken.. " -Sefa Kaplan
2014'ün ikinci yarısında ancak dönebildiğim tez çalışmasını ise
Türkiye'de olmamasından ötürü artık onunla yapmıyordum. Dedim ya, o tez
yazılmadı/ başka bir tez yazıldı. Tamamladığım çalışma için uğraştığımız
günlerden birinde Ferda Keskin'in odasının
kapısından "selam" verdiği zamanı da sayalım, kısa süreli temas
alanına. O selamı da, odadaki herkese verildiği varsayımı ile üzerime alıyorum.
Velhasıl, Levent Yılmaz beni hatırlamayacaktır.
Görüldüğü üzere bu bize bir tarafsızlık sağlıyor. Yani Levent Yılmaz'a
gönül rahatlığı ile bir armağan verebileceğimiz gibi, gönül rahatlığı ile
"Afrika"yı da ameliyat masasına yatırabiliriz.
Oysa ki, Levent
Yılmaz'ın sonradan tesadüf ettiğim şairliği ve 2014'ün Eylül ayında çıktığım
Kuzey Ege gezisinde (Küçükkuyu, Altınoluk, Kazdağları, Ayvalık) bana eşlik eden
"Afrika" isimli 2009 tarihli şiir kitabı, bu zahiri tanışıklığın
tozunu alıp, batınî bir ilişkiye bizi gönderdi. Neredeyse, 2011'i ve 2012'yi
unutup- öyle bir tanışıklık hiç yokmuş gibi; bir şairin bahçesine girmemi
sağladı. Afrika, benim için sonradan Levent Yılmaz'ın Taraf gazetesindeki
söyleşisinde de değindiği şekliyle bir imkândı.
Yılmaz bu söyleşide Şiirleriniz
gündelik hayattan çok uzak ama başka bir şey var. Başka bir dünya belki... ? sorusuna (..)
"Açıkçası, ben o dünyayı seviyorum.
O hayali dünya güzel. Hayali olmayan dünya da güzel. Bir zeytin ağacına bakmak,
kuyu suyunda karpuz soğutmak, gruba karşı iki kadeh rakı içmek, fesleğenleri
kopartıp koklamak, aylaklık, sıcak öğle sonraları, okumak, çalışmamak. Evet,
fiil çalışmamak...Çünkü, Pavese’nin dediği gibi, Çalışmak Yorar!" cevabını verirken o anda içinden geçtiğim
"hâli" sürekliliğe dökmek düşüncelerimin en temel besleyicisiydi.
Benim için
bu serendipi Rüşdü Paşa ile paylaşmamak imkânsızdı.
Kısa sürede şiirlerinden birbirimize gönderdiğimiz dizeler; ölmeden önce
söylenebilecek en yalın ve hakiki sözleri içermeleri, düşünce temizliği, doğa
ile insanı birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak tasarlamaları itibarı ile bizi
derinden sarstı. Üstelik bütün bunları şiirle yapıyordu. Bu da ikinci ve
şimdiye uzanan Levent Yılmaz dönemi. Bir diğer deyişle, burjuva kişisel işler rejimine karşı yine
Levent Yılmaz'ın dizeleriyle, "sanki
dünyaya ilk gelişim bu/ Doğduğum bu dünya fakir, ama ölesiye güzel"
(Afrika, s.14); "Geçecek zaman,
fakir ve güzel dünya/ evet ama gittin, zalimsin, yoksun" (Afrika,
s.15) soyutlanan bir dönem.
Kısa süre içerisinde, bedenimizden geçen Afrika'nın bu etkisini
yitirmemek, "magnezyum alevi kadar kısa ve aldatıcı" kalmamasını
sağlamak için Yılmaz Türk'ün ve Apemohsen Özüsönemez'in de katıldığı bir atelye
çalışması düzenlemeye karar verdik.
Bu atelye çalışması tutanaklaştırılırken pastiş tekniğine başvurduk.
"Afrika" hakkında daha önce müspet ya da menfi yazmış bulunan Pakize
Barışta, Orhan Koçak, Gültekin Emre ve Enis Batur'un metinleri birbirleri ile
anlamlı bir diyalojik bütünlüğe eriştirildi. Araya Meram: Yeni Yol ekibinin
itirazları, onayları, gerginlikleri, mutabakatı ile kendi aralarındaki
diyalogları yapıştırıldı. Ankara'da, Meram Yeni Yol'da, gtalk'ta, mail
grubunda, twitter'da sürdürülen bu ikinci soy diyalog, tam anlamıyla bir
diyalogdur. Diğer bir deyişle, "yer yer" diyalogdur. Ancak öte
yandan, evren de bir diyalogdur ya; bu kitap için evrene gönderilmiş sinyaller;
biz vesile olmasak da, birbirlerine verilmiş birer cevaptırlar. Biz ise..
sadece vesile.
Ancak şunu belirtmek gerek; atelye bilhassa, "Afrika"ya
odaklanıyor. Dolayısıyla, "Gece Şiirleri"nden (1988) bu yana örülen
Levent Yılmaz külliyatını kapsama iddiasında bir çaba değil, içinde
bulunduğumuz. Bir diğer deyişle, fanzinin bu sayıdaki alamet-i farikası ile
birçok majörün zamanla birikmesi, 2014'ün sonbaharında bize "Afrika"
grand majörünü hediye ediyor. İşte böyle. Böylece atelye çalışmamıza
başlıyoruz....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.