15 Aralık 2014 Pazartesi

Yeni Bir Yaşam Mimarisi Teklifinde Eşik Figürler

                                                        
                                  "Nesnelerdeki sıcaklık kayboluyor" - walter benjamin

                                                               "Yazmak beni ışıkla karanlık arası bölmüştür - kıpırdadığım an, zincirimin şakırtısı kulaklarıma erişir"- enis batur[1].
                                               "Yazarken hep zincirledim ben. Bunun beni nasıl zincirlediği görmem vakitler aldı. Masada kıpırdadığım an duyduğum sesi okur da duysun isterim"[2]- enis batur.

                                      
Şunu hissediyorum; aslında modern, post-modern ya da meta-modern; insan, bir şekilde W. Benjamin ile söyleşiyor. Onun bir şekilde bahsetmemiş olduğu birşeyden bahsetmenin üstünlüğünü bize kazandıran yegâne şey kronolojide sonradan gelmek. Ancak onda da, W. Benjamin'in birçok noktada "muştucu" olduğu görülüyor. "Tekniğin İmkânlarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağda.."  bu noktada bir çok şeyin habercisi. Tekniğin imkânlarıyla hayatın her alanı yeniden inşa ediliyor. Ve bize bu üst üste yığılmış, tıkıştırılmış- bu yönüyle var olanın kırmaya ekseriyetle cesaret edemediği bir eşiğe dönüşmüş; hayat içinde yeni bir yaşam mimarisi teklif eden figürler de, bir şekilde W. Benjamin'in sezdirdiği "çözümle ilişkili" oluyor. Bu sayıda, Benjaminci anlamda "yeni bir yaşam mimarisi" teklif eden - yaşam mimarları ise;  Sencer Divitçioğlu; (eserleri ve yaşamı), V.J. Bülent'in "Zurna" şarkısı, Gülfem Sipahi'nin "yüzü", Oğuz Özyaral'ın "oral ekonomisi, oral şehveti"[3], Yavuz Dizdar'ın "W. Benjamin'in "Antika Kaşık" anektodunda aktardığı "kahramanlarına yemek yedirebilmeyi başarmanın, ancak en büyük anlatıcıların harcı olduğu"[4] sorununu aşabilen istisnai "aurası" ve Levent Yılmaz'ın "Afrika'sı".

Fotoğraf: Arzu Akbal
Bernhard Waldenfels, Pera-Peras-Poros içerisinde kaleme aldığı "Yabancının Topolojisi"nde: "(..) insan dünyanın ortasında yaşamıyor artık. Yabancılık şeylerin yüreğini ve insanın yüreğini kaplıyor, en kendine-özgü ve özeline dek herkesi etkiliyor. İnsan, uzamda, herhangi bir yerde bulunduğu ve artık hiçbir yerde kendi yerinde olmadığı deneyimini ediniyor" (s.42) diyor.

Bunu aşabilmek için, bir mikrokozmos inşası lâzım; minör hamleler lâzım, eşiği aşmak lâzım...

Ayna karşısında traş olurken, berbere gitmezken, kozmetik tabakanın altındaki yüzümüzü incelerken;

Bir kadeh şarap içerken, tütün içerken, kanyak içerken ve beraberinde iri bir çukulata yerken...

Hızdan başını alıp, kendine ağır ağır kahve pişirirken; acele etmeden çay demlerken, çayın en kırmızı hâli için sabrederken..

Fırının başında malzemelerini kendin dildiğin, kendin derlediğin, hamurunu kendin açtığın pizzanın olmasını beklerken,

Hafif sulu ve yine malzemesini kendin seçtiğin eriştenin pişmesini beklerken,

Islık çalarken,

Yağmurda yürüyüş yaparken,

Şemsiyeni kâh açıp kâh kapatırken...

Sabah beşte uyanırken ve Benjamin'in şu cümlelerinin zihninde altını çizerken "(..) Güneşin doğuşunu uyanık ve giyimli olarak, örneğin bir yürüyüşte izleyen kişi ötekilerin karşısına gün boyunca başında görünmez bir taç taşıyanın üstünlüğü ile çıkar. Hele güneş kimin üstüne çalışırken doğmuşsa, ona gün ortası, tacı başı başına kendi koymuş gibi gelir"[5];

Esrirken, esrimeye meyyâlken, esriyebileceğin bilgisi ile donanırken ve yine Benjamin'in şu cümlelerini düşünürken, "(..) Önümüzdeki yirmi dört saatin mutluluğu uyanırken onu elimize alıp almadığımıza bağlı olacaktır"[6].

Demek ki; burjuva varlığının kendini armağan ettiği "kişisel işler rejimi" yemeği pişerken tencerenin altını kapatmak lâzım...

Bu minvâlde, 3. sayı boyunca, bu eşik figürler yüksek ilhamlarıyla yolumuzu aydınlattılar. Onların her birine, aralarında entelektüel bir hiyerarşi gütmeksizin şükranlarımızı sunuyoruz... Bununla birlikte; Levent Yılmaz atelyesinde fizik varlıkları ile bizle olan Yılmaz Türk ve Apemohsen Özüsönemez'e de teşekkür ediyoruz.

Meram Y.Y. 3. sayısında bu yığını kaldırıp, yeni bir "yaşam mimarisi" teklif edenlerle buluşuyor/ hâsılı yeni bir "yaşam mimarisi" teklif ediyor.




[1] Enis Batur, Mumya Köpek, Norgunk Yayınları, s.9.
[2] a.g.e, s.39.
[3] Örneğin; "yaşam mimarisi teklifi" ile ne'ye referans verdiğimizi anlamak için bu videonun 14. dakikasından 17:55'e kadar olan sürede berraklaşan o enfes oral ekonomi, oral şehvet, şiddetle tavsiye edilir; http://www.youtube.com/watch?v=tdsr8JzCvvM
[4] Walter Benjamin, Tek Yön, Çev: Tevfik Turan, YKY, İstanbul, 1999, s.47.
[5] a.g.e, s.49.
[6] a.g.e, s.77.

Meram: Yeni Yol Fanzin III'te yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.