15 Aralık 2014 Pazartesi

Bir Grand Majör Kadın Olarak Gülfem Sipahi



Bol kanyaklı, bol çukulatalı; nevâle bittiğinde bol şaraplı, bol kahveli, bol fındık-fıstıklı gecelerden birinde; kendimde (KENDİ'LİĞİN hissi ile) bir özellik (EVET, TÜM ÖZELLİKLER, ÖZELLİKLE, İNSANIN KENDİNDE FARK ETMESİ İÇİNDİR) fark ettim (eyledim; sonra eylediğimin ayırdındayım) - bir nesne, mesele, akış; bir zaman gülünç, itici (ama mutlak cazip) - İTİCİ OLAN DA CAZİPTİR, seksi vb. yani nötral olanın dışındaki her hareket- eylem; her ne olursa olsun, baştaki hâlinden bir başka şey olarak tezgâha, BURADA; dimağa, geri dönüyor. (Demek ki, bütün bunlar #0 noktası/ nötr değil; kabullerle oluşturulmuş bir #0 noktası).

GÜLFEM SİPAHİ DE böyle. Başta; mutlak itmek / ittiği için cazip. Sonra ufak kaçamak bakışlar yönlendirmek. Sonra bakışlardan, daha derin akışlar türetmek - ve zamanla, ARZULANAN ile baş başa kalmak. GÜLFEM SİPAHİ; bu. Zamanla C. Ergüder değil, GÜLFEM SİPAHİ. Demek ki; 1# C. Ergüder'i aradan çıkarıyoruz. Bir TV dizisinin ilk 20 bölümü içinde seyreden duygusal hareket de bu. 20. bölüm gibi, tamamen arzu nesnesine adanmış bir hayranlık. Kurgulayanın zihninde olduğu hâlden, girdiği odadaki adamın kurgusunda başka bir hâle bürünen. Derinlikli bir karakter. Oysa ki TV, bu karakteri böyle derinlikli kurgulamadı (BURASI TÜRKİYE; BURASI PRAYM TAYM- BURASI DERİNLİKLİ İŞLERDEN ÖZENLE KAÇINILMASI GEREKEN ZAMAN DİLİMİ ve TOPOS). Devamla; Okan Bayülgen, Haşmet Babaoğlu, Meksika Sınırı, Sezen Aksu derinlikli değil. Ve derinlikli - imiş gibi. İzleyenler vasat'a talip. [Sol lümpenlerin dizisi Behzat Ç. 'yi haddinden fazla izlemediğim için Canan Ergüder'in bu dönemini bir hayranlık nesnesi hâline getirmek hatasına, şükür ki, düşmüyorum # sen de vasata talim ediyorsun].  Demek ki; 2#vasati hatıraları aradan çıkarıyoruz.

GÜLFEM SİPAHİ bakıyor. Levinasçı anlamda, biz ona bakıyoruz; "face-to-face encounter". Şimdi; Öznenin sonsuzla karşılaştığı yerdeyiz; totalite içermeyen yerdeyiz, dolaysız yerdeyiz (buna inanıyoruz). Derûni (derin değil;) mavi gözlerle, yüzü tam ortasından yaran (yarmak fiili evet, diğer burunlardan ayıran bu) kemikli burnu ile.. onun üzerinde kümülatif benler ile.. ağzı etrafında toplanan kas hareketleri ile.. 

Şimdi, bu yüz vesilesiyle, ben ve Gülfem Sipahi arasındaki uzaklık tesis edilmiştir. Elimizdeki hâl; "kendini göstermeden gösteriş", "belirmeden beliriş", yüzün istisnai epifanisi, aynı zamanda erotizmin de temelidir[1]. Bu asimetrik ilişkide; Gülfem Sipahi'nin yüzü bana sesleniyor, benden cevap bekliyor ve beni sorguluyor. Beni kendi'me esaretimden kurtarıyor. Bütün bunların olduğu #o noktasından yani (KENDİLİĞİN HİSSİ meselesinden). Böylece bir başkasına bağımlı kılıyor ve ondan sorumlu olmamı sağlıyor. Artık Gülfem Sipahi'den sorumluyum. Gerçek bir birliktelik. Şimdi artık benden de önce gelen Gülfem. "KARŞIMDA DEĞİL, ÜSTÜMDE OLAN BU YÜZ"ün yakarışı bir emre dönerken; içimi tıka basa dolduran KENDİLİK HİSSİ'nden vazgeçiyorum. Başka artık sonsuz. Bu yüze yaklaşma hâli bizi sorumluluk etiğine götürüyor.

Şimdi bulunduğum yerden Gülfem Sipahi'ye karşı olan sorumluluğumu yerine getirebilirim, onu kendisine acı veren var oluşunun majörlerine ayırıp, grand majörünü teşhis ederek, gerçekleştirdiğimiz adalet zemininde ona karşı adil olabilirim:

Majör 1: Kösnüllük,
Majör 2: Otoriter erotizm,
Majör 3: Zamana müdahale,
Majör 4: Bekleyiş - Unutmayış - Yakarış.
-majörlerin  GRAND MAJÖRÜ ise; "SONSUZLUK" olarak öne çıkıyor..




[1] Emmanuel Levinas, "Aşkınlık ve Yükseklik", Sonsuza Tanıklık, Çev: Hakan Yücefer, Zeynep Direk, Metis Yay., İstanbul, 2003, s.121.

Meram: Yeni Yol Fanzin III'te yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.