2 Haziran 2015 Salı

Başyapıtına Bir Türlü Başlamayan Yazar

Bu yazar tipi, bir ihtimâl yazı-çizi işlerinin çok ortasından, bir avantaj olarak da çok dışından konuşuyor olabilir. Bu anlamda, mesafenin ya da zamanın (yazarlığa ne zaman başlanacağının vs.) belirleyiciliği yoktur. Her halükârda, kendisine karşı mesafe alınan meselede, eksik olan bir şey vardır ve bu eksiği "paha biçilemez", daha doğrusu pahasını ancak yazarının biçebileceği metni ile giderecektir. Bu nedenle notlar alır (çoğunlukla da almaz, çünkü her şey o kutlu gün geldiğinde, kendiliğinden kaleme gelecektir); gezer, görüşmeler gerçekleştirir, bazen de hayatın akışına bırakır kendini.

Hiç şüphe yok ki; bu metin, içinden geçtiği çağa, has bir bakışla değecektir. Bu metin, ulu orta ve sahte olanın yanında gerçeğin ne olduğunu kimsenin aklına gelmeyen bir sertlikte zihinlere çakacaktır. Ancak, bir şey yolunda gitmiyor. Butor, "bütünlenmek için yazıyorum" meâlinde birşeyler söylemiş; bu yazar, hep bunu kulağına küpe etmiş ancak ne hikmetse, bu bütünlenme anı bir türlü gelemiyor. Gelecek mi? İdeal olan gelmesi, ideal olan ile reel olanın bir türlü bitişememesi ise bu metnin alamet-i farikası.


Mümkündür, bu yazar bir gün divitini hokkadaki soylu mürekkebe bandırır ve bir yerinden "as soon as possible" bütünlenmeye başlar mı? Bunu bilemeyiz. Şunu ise biliriz; Gün geceye devrilir. Ömür bitmek üzeredir. Yazar ise ahlanmalar ve vahlanmalar arasından ağzında kalan demirimsi pazı yaprağı tadı ile manzaraya bakar. Çok az zaman kalmıştır. Madem roman bir mimari hassasiyet gerektirir ve artık her şey için çok geçtir; belki bu çabanın zemini bir vurucu öyküye evrilebilir? Madem öykü demek ince işçiliktir, bu hâlde  sağda solda yayınlanmış şiirler de fena değildir. Bunları derlemek emek ister ise köşe bucakta bulunacak günlükler de aynı etkiyi üretmeyecek midir? Zamanla hedef küçülür. Bütünlenmek denilen, kaosu kozmosa çevirme işlemi göze fazla kıyıcı ve fazla iddialı gözükür. "Opus Magnum" akîm kalır. Öte yandan bu metin, tam da bir türlü kaleme alınamadığı ve çoğalarak yerini kendinden daha hacimsiz formlara bıraktığı için, bir tür bitmeyen metne, oradan da bir yazar öğütücüsüne dönüşür.

Post Öykü, 4. Sayıda yayınlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.