6 Ekim 2015 Salı

Üstün Çatalbaş: Ufuk Akbal Üzerine

1) bu yazıda ufuk'u nasıl tasvir edersem edeyim ufukun benim için ne anlam taşıdığını tam olarak açıklayabileceğimi sanmıyorum. çünkü bunu ben de tam olarak kendime açıklayabilmiş değilim. zaten bu yazıyı da hem ufuku resmetmeye çalışmak hem de kafamdaki resmi netleştirmek amacı ile kaleme alıyorum.


2) ufuk benim üniversite yıllarımın unutulmayacak simalarından biridir, dostum ve dahi refikimdir. ancak ufuk ile hemhal olup, ülfet hasıl edebilmemiz hayli geç bir zamana denk gelmiş olup hep hayıflandığım bir husustur.

3) şehirlidir ufuk, medeniyetin göbeğinden gelir. suyun öte yakasındandır, üzerine istanbulun kokusu sinmiştir. istanbul sinmiştir. suyun ötesinden oluşu bir sitem değildir lakin, suyun beri yakasıyla hemhal olabilmek, başka bir deyişle öteki türkiye ile hasbihal edebilmek için gayret göstermesi gerekmektedir. bu durum bizim içinde fazlasıyla geçerliydi.  suyun ötesini anlamak için daracık dünyamızın ufuklarını zorlardık.

4) işte ufuk'un önemi buradadır. ufkumu zorlamama vesile olmuş, beni teşvik etmiş, yeri gelince tahrik etmiş has dostumdur. arafta yoldaşlık ettik. arafta dururduk ikimiz de. farklı kaynaklardan beslenen iki türkiyeli. ufuk için beyaz türk diyemeyeceğim. yukarıda bahsi geçen öteki türkiye lafzı, ufuk'un araftaki duruşuna bir göndermedir, yanlış anlaşılmasın.

5) ufuk'un anlık patlamalarını severim. herşeye posta koyan küfürbazlığı, kendisi gibi sizi de rahatlatır. dostluğunuz pekişir. anlarsınız ki ufuk da sizden biridir. dertleriniz birdir. ancak mücadele, karşı çıkma ya da daha doğru bir ifadeyle başa çıkma stratejileriniz farklıdır. ben her daim entelektüalizme kayarken, ufuk ironiyi kullanırdı. iyi de ederdi. hayata, sizi hiç ciddiye almayan bir hayata karşı, en iyi mücadele yolu belki de onu sarakaya almaktır. galiba ben bunu hiç başaramadım.

6) benim entelektüalizmim ile yer yer kafa bulurdu ufuk. sanırım çok da haksız değildi. hayatta, çoğu şeye gereğinden fazla anlam yüklüyor, değer veriyordum. siyaset, felsefe, kadın, aşk vs. en iyisi kararını bilmekti galiba. ufuk becerirdi, ben beceremedim.

7) sinirlerin yoğunlaştığı yerleri iyi tesbit edip, sağaltmayı bilirdi. en büyük yardımı bu hususta olmuştur. milliyetçiliğin ağır havasından beni ufuk kurtarmıştır diyebilirim. türkiyenin yarısını pes-5 oyununda kaybetmişliğim artık bir onur meselesi değil benim için :))

8) yazı ufuk için bir kaçış olabilirken ben buhranlarımda yazıdan kaçtım. bunaldıkça okudum, ama kalemi elime alamadım. ufuk ise yazıyla, yazarak sağaltırdı kendi yaralarını. bu belki de anlaşılabilir bir durum. ben sözlü kültürün içinden geliyorum. yazarak değil konuşarak içimi boşaltabiliyorum. fakat az da olsa yazıyor olmamı ufuk'un cesaretlendirmesine borçluyum.

9) ufuk'un nefis bir terminolojisi vardır. kendine has kelime seçimleri ve o kelimeleri gerek yazılı gerek sözlü olarak anlatışı vardır ki nefistir. ne benim kadar keskin ne de diğer dostlarım kadar sancılı kullanır kelimeleri. alabildiğine estetize edilmiş dans figürleri gibi kıvrak bir kullanım tarzı vardır. sizin kıvrana kıvrana anlatamadığınız şeyleri nefis örnekler eşliğinde anlatıverir. 

10) sevgili dostumun anlatacağım, anlatabileceğim yanları, bende bıraktıkları elbette ki bu kadarcık değil. yalnız şunu belirtmek isterim; üniversite arkadaşlarım arasında sohbetini en çok özlediğim arkadaşlarımdan birisi belki birincisidir ufuk. tam cümlelerle değil anahtar kelimelerle anlaşabilirdik. birbirimizin ruh halini uzun uzun cümlelere dökmeden anlar, birbirimizi sağaltmaya çalışırdık. velhasıl, iyi ki tanımışım ufuk'u. hayatta tanımasaydım eksikliğini hissedeceğim bir kaç kişiden biridir ufuk.

2007- Blog.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.