*
Ufuk Akbal, 2013-2017 arasında yazdığı şiirlerini toplamış “Ormanları Hayvanlardan” isimli şiir kitabında. Algıyı zorlayan, zamansal sınırların kıyılarında dolaşan; bazen müzikal bazen resim sanatıyla donanan bir şiir kitabı karşımızda. Şair, nesnelerin dünyasına girerken bunu çarpıştırmalarla yapıyor: “senin gelinciklerin, senin adaletin gibiydi.” (s.40) Gelincik ve adalet arasındaki uçurum bir çarpışma için belki de şaire haz veriyor ve bu birleşimi okuyucuya sunuyor. Şiirlerin çoğuna sinen entelektüel birikimi şair, bir olağanlık olarak işaretlediğinden bunu sükse yapan bir durumdan çok renk olarak okuyoruz kitapta. Şair, bunu biliyorumdan çok bunu hissediyorumun tarafında diyebiliriz.
*
Şiirlerde bir etkili son arayışı olmadığı gibi bütünlüğün bozulduğu, öylesine alanlar da yok. Öylesinelik, yeni şiirin en büyük tehdidi. Akbal da bunun doğal olarak farkında ve ritmi artırdığı yerlerde dahi bu tuzağa düşmüyor. “Komet, Klee, Canan Berber, Yüksel Arslan, Brueghel” gibi ressamları ansıyan onların renklerini de içine alan satırlar beni bir resimsever olarak mutlu etti. Bu satırlarda müzik tavrının yanında farklı bir birleşime çağrıldığımı söylemem mümkün.
*
“üzülme sakın;
zaten her şey yeterince kiracısıdır taşın.
Zaten her şey yeterince kiracısıdırşu cağnım dünyanın.” (s.18)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.