25 Şubat 2007 Pazar

Kahvehane Varlığımıza Nasıl İlişir?

Üstün İçin..

Kahvehane Osmanlı toplumunda ne ifade ederdi - aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz. Onu yeniden dillendirmenin bir mânâsı yok belli ki..ya da kahvenin ilk bu topraklara ayak basışı. Çeşitli yasakları beraberinde getirişi. Ya da kahvenin başlı başına bir muhalefet odağı oluşu. Bunlar bir seyrin mühim akisleri. Ona ne şüphe..

Biz akşamüstü esrimelerine sabah bunaltılarına, bir iktisadın çöküşüne büsbütün tanıklık eden kahvelerden bahsediyoruz. Yani artık olmayan insan ve onun bunaltı dünyasındaki yerleri ile kahvelerden. 19. yüzyıl Osmanlısında kahve hâlâ bir kahveydi. Üsturuplu bir sosyal mekandı. Yer yer hâlâ bir tehdit unsuru idi belki. Mütareke dönemi kahveleri muhalefetin odaklandığı yerlerdir mesela. Ama şimdi..kahvenin ifade ettiği şey başlı başına bir burukluk-bir olmamışlık- bir erişememişlik hâli. "Nerde o eski kahveler edebiyatı değil elbet yapmak istediğim.." Muhtemelen bunu başaramayacağım da zaten. Mesele bir iktisadın pırıldadığı durumun başka bir iktisatta nasıl tiksintinin had dolduruşuna döndüğüne tanıklık edebiliriz diyorum. Artık delilerimiz aynı deliler değil misal. Kahvelerimiz ise İddaa kahveleri. Artık kahve bir semtin beyhude acısını kavradığınız yer. Daha doğru ifade edersek, kahve bir semtin acısını beyhude kavradığınız yer. Her yanından delik deşik. Akşamları kahvelerin önünden geçilmiyor artık.. Bir de küresel ısınma..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.