1 Mart 2007 Perşembe

İsmail Yavuzcan Hocam'a..

Bu bir "mea culpa" yazısı mıdır? İlişkide olduğum her şeye ve herkese karşı sorumluluklarımı yerine getiriyor muyum? Eskiden nezaket derdim, telaşla. İnsanları kavrayabilmem için en gerekli viraj nezakettir. Şimdi şimdi yanılıyor olduğumu anlıyorum. Nezaket elbet olmazsa olmazdır. Ama ancak bir zemin üzerinde- o da samimiyet. Bütün bir samimiyetler ve nezaketler yeri olarak hayat. Kapsamaz ama tutunur. Bütün bu sözler, aydınlatmak istedikleri şeyin olanca ağırlığına tâbidirler şimdi. Söz nereye gelmeli - neden bunca yeteneksizim? 

Bursa diye bir şehir. Sosyoloji diye bir bölüm. Buradayım, bütün iradi ve gayrıiradi - olmuş ve olmamış yanlarımla. Bu macera da sona erecek, yerini başka maceralara tevdi ederek ve aslında hep aynı macera içerisinde dönenerek. Ama dönüp baktığımda onca ürkekliğimi de görmüyor değilim, insanlarda iz bırakmaktan yana. Tamam, minimize edebiliriz incitme alanımızı. İnsanlarda menfi yanıyla bir iz açmaktan el etek çekmek insanın müspet hanesine haydi haydi yazılabilecek birşeydir. Kuşku yok. Ama suya sabuna dokunmamak - olabilecek bütün samimiyetlerin, insanlarla daha içten ve sıcak bir diyaloğundan hiç olmazsa kapısını aşındırmamak- bu da zamanla menfi olana gönderecektir. Kaçınımsız. Üzülmek bir ödev midir o andan sonra?

İsmini yâd etmeden geçmiyorum işte: 1 sene olacak İsmail Hoca bu koridorlarda değil. Kızgınlığımızın kendi kendine deşarj olmasını beklediğimiz arkadaş ortamları, sıkıntılar..hepsini umarsızca üzerine yığabileceğimiz bir hocamız yok. Ne alacaklılar ne verecekliler hanesindeyim ben. En azından bu anlamda. Ama tam da bu yazı..o bam teline dokunmak niyetinde. Bu iki hanede de olmamak da zamanla hiçbir hanede olmamayı getirmiyor mu beraberinde?

Uzaktan uzağa bir saygı duydum hep Hoca'ya. Azim, tempo artırımı, yöntem vb. unsurlar gayrıiradi bile olsa çatlaklarını bulmuşlardır şimdi bende. Kuşkusuz uzun uzun teşekkürler de borçluyum, sırf bu nedenden bile. Ama her şeyden öte öyle ya da böyle kurduğumuz ilişki için de bir "geç kalmış teşekkürü" - şükranı yolluyorum Köln'e. Buradaki bizler Hoca'ya umduğunu hiç vermedik besbelli. Verdiğimizi sandığımız bütün çabalar da eksiktir şüphesiz. Ama yadsınamayacak olan tek şey özveridir. Hoca'nın ısrarıdır. Ben kendi payıma yüzyüze helalleşememeye dair bir burukluğu hep çıkınımda taşıyacağım. Bu yazılar o yönde atılmış beyhude adımlardır da zaten..Bunda da yegâne meşrulaştırılmış inancım, Hoca'nın ayrılmayacağına dair duyduğum safça sanı idi herhalde. O nedenle geç de olsa İsmail Hakkı Yavuzcan Hocamızdan bizde kalan paylaşılmışlıkları için helâllik istiyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.