Salah Birsel, Kahveler Kitabı'nda Beyoğlu ve İstanbul kahvelerini yazar. Ah kahveler canımın içi inler. Ve canımın içi in-ler. Şimdi düşünüyorum ve Ayten Alpman çalıyor dostlarım ve masa lambamın çevresi hepten yusufçuk sürüsü ve gece derinde, dipte, kınından çıkmış - bizi biçecek. Bizi yontacak ve besbelli başka birşeye dönüştürecek. Şimdi kendi kendime diyorum ki, Bir cadde vardır. Ve ben caddeleri de severim. Cadde demek iktisad demektir. Pür iktisad. Bakınız bu caddeler yani Bursa'nın tek yönlü-çift yönlü-aşk yönlü-hiç yönlü caddeleri Ahmed Vefik Paşa eliyle tanzimdir. Adı üstünde pür Tanzimat. Haussmann bulvarları. Ve Baudelaire. Kalabalıklar içinde istekli yalnız. Yalnızlığını büyüten yalnız. Ve canımın içi Benjamin: ey yahudi mistiği ey tiz Marksist, sen de geceye armağanısın Tanrı'nın. Ve ben şimdi ağlıyorum, ağlayabilirim - bunları da yazayım. Bakınız Joyce'u da severim. Ey kent bütün dönüşler sanadır ve senin caddelerinedir. Şimdi caddeler madem pür iktisaddırlar - o hâl ya ara yollar, ara sokaklar, arnavut kaldırımları, esnaflar ve kazmalar ve maşalar. Ve gerçekler. Bunlar bizimdir.
Patikalar diyorum size. Yansımalar. Adımlar. Geometriler. Ve eğilmiş büzülmüş gece kuşları.
Kahvelerini ara sokaklara kurmuş bir kentin kavalcısı olmayı arşınlayalım mı? Altıparmak bir gayya kuyusudur. Ve insan insanın boşuna mı kurdudur? Bu da burdadır işte. Tam tenime içrek geceye dışrak. Ve caddeye dik bir sokağa kurulmuş çay ocağı. Şimdi bütün herkes, bütün gençler ve herkes bir üst sokağı işgal ederken niye seni tercih ediyoruz Nilsu Çay Ocağı. Bursa yıkılırsa günün birinde benim yazılarımdan yeniden kurulsun. Ey Joyce. Ne kadimsin. Nilsu Çay ocağında oturduk. Ayçayla ilkin. Temiz bir yağmur yağıyordu.Ardından Üstün, Mustafa ve Sultan. Ben kardeşlerimi sırtında taşıyan bir kaplumbağayım. Ve bırakalım. Bütün tavşanlar bizi geçsin. Mağrur değiliz. Pelingül Arda Baba selam..
Kahvelerini ara sokaklara kurmuş bir kentin kavalcısı olmayı arşınlayalım mı? Altıparmak bir gayya kuyusudur. Ve insan insanın boşuna mı kurdudur? Bu da burdadır işte. Tam tenime içrek geceye dışrak. Ve caddeye dik bir sokağa kurulmuş çay ocağı. Şimdi bütün herkes, bütün gençler ve herkes bir üst sokağı işgal ederken niye seni tercih ediyoruz Nilsu Çay Ocağı. Bursa yıkılırsa günün birinde benim yazılarımdan yeniden kurulsun. Ey Joyce. Ne kadimsin. Nilsu Çay ocağında oturduk. Ayçayla ilkin. Temiz bir yağmur yağıyordu.Ardından Üstün, Mustafa ve Sultan. Ben kardeşlerimi sırtında taşıyan bir kaplumbağayım. Ve bırakalım. Bütün tavşanlar bizi geçsin. Mağrur değiliz. Pelingül Arda Baba selam..
Akşam aynalar karşısında yeni yeni tarıyordu saçını. Nisan kadın boyunlarında, her nevden erotik nahiyelerinde uçuşuyordu. Kediler. Kızarmış balık ve rakı kokusu. Tavla oynayan kız sana da selam diyerekten. Ve ben ancak seneler önce Kasımpaşa kahvelerinde içtiğim çayın tarçınlı tadını alabiliyorum yeniden burada. Gayrıiradi anımsama.
Dingin sokak. Doğu sokağı. Ben en çok Necib Mahfuz'un "Midak Sokağı"nı sevmiştim. Hıncahınç okumuştum. Bir çırpıda. Rindler çok kederli insanlardır. Şimdi kendi kendime soruyorum. Çayımı getiren akşam adamı, masamın dostları. Sizi de alaraktan ve herşey içiçe. "Gün ağmıştı, adaçaylarımızı söylemiş miydik?"..
.
Son günlerde burada oturuyoruz. Nilsu Çay ocağı. Ben kendi kişisel kahveler kitabımı yazıyorum. Dalgın, kederli ve ten-baz orta şekerli bir akşama burada tam da burada yelken açmak ne demektir? Kendi kendime onu soruyorum. Temiz miyim? Bütün akşamlar bu akşama akıyor. Çayın tini yüzlerce yıldır dolaşımda.
Kahvede olmak (hadi Heideggercilik oynayalım): burada olmaktır - varlığa ışık düşürmek ve varlık olmak değil, varlığı unutmak ve esrimektir. Dolayısıyla fena Doğulu ve sergüzeşt bir hâldir. Tam da Nilsu Çay Ocağı. Ve sokak. Dar- yüzünü caddeye dönmüş.
Ben Van Gogh'u ille de pelesenk edeceksem: "Gece Kahvesi"ni yeğlerim. Çünkü bu kuzeyli mistik güneyi en nefis bu şekilde tasvir edebilir? Kahire, Napoli'ye, Buenos Aires Roma'ya, Tahran İstanbul'a ve Habil Kabil'e ancak bu denli yakın olabilir. Kanla ve tenle. Tinle ve hünerle.
Tenimi hiyeroglif saydım.
İşledim uzun uzun. Kanla.
Güneşle. Ve tuzla.
Telve şiirlerini yarına sakladım.
İşledim uzun uzun. Kanla.
Güneşle. Ve tuzla.
Telve şiirlerini yarına sakladım.
Burada yani Nilsu Çay Ocağında..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.