25 Mayıs 2007 Cuma

Türk Ciorancılığının Sınırları Üzerine

Bugünlerde Cioran okuyoruz. Bir yükümlülük gibi. Ama bir yandan da sanki onlarca yıldır Cioran okur gibi. Hani her satırın her kelimenin "tin"inin ayırdında, bir medeniyet tıkanmasının failleri ve nesneleri olarak..bugünler de Cioran hatmediyoruz. Hepimizin elinde bu Fransızca yazan karamsar,anti-hümanist Rumen yazarın kitabı. Ve tek kitap yerini kitaplara bırakacak. "Ezeli Mağlup"u alanlar,"Burukluk", "Çürümenin Kitabını" da alacaklar geciktirmeden.Ve bu kitaplar da bilgisayar masalarında, baş ucu komodinlerinde çürümeye terk edilecek. Olsun. Cioran okuyoruz ya, sorun yok.

Biz Türkler(!) Cioran'ı çabuk sevdi.
Biz Türkler (!) Cioran diye inleyip duruyor bir  haftadır.
Her Türk kendiyle başlatıyor tarihi.

Cioran yaşamı boyunca çalışmamış. Katolik Rumen köyünden önce Bükreş'e, sonra Paris'e kaçmış. Cioran "insanın yegane amacı ölümdür" diyor. Bach ve Dostoyevski'ye laf yok. Avrupanın çöküşüne tanık eden, Doğulu. Bir Rumen Cioran.

Şimdi Cioran 40 yıl Paris'te yaşamış olan bir Cioran bir Türk'e ne ifade eder? Mesela Paris'te yaşamış Türk ressamlar, yazarlar bize ne ifade ediyor? Abidin Dino, Orhan Peker, Avni Arbaş?
Cioran Evropa'nın nimetini öyle böyle yemiş bir Evropa eleştirmeni..
Cioran yaşamı boyunca çalışmadan, bir baltaya sap olmadan yaşadı diye kızıyoruz, bu bizim
paradigmamızca böyle - ama Türkler Kafka'yı da anlayamaz, anlamamalı, Türkler'e Sartre'ın
"Varoluşçuluğu" da birşey ifade etmesin. 50'ler de bizim varoluşçu edebiyatçılarımız Baylan Pastanesinde buluşup burjuvalara "pislik" derlermiş. Küçük burjuvalar burjuvalara pislik diyor. Cümhürriyet hesabı!(Türkiye Cumhuriyeti bir eczacılar, doktorlar, avukatlar, mühendisler cumhuriyetidir. Diğer elden Türkiye Cumhuriyeti ganyacılar, mafyozolar, vodafoncular, emlakçılar cumhuriyeti - hukuka karşı tersine hukuk (gelsin AB'ciler):kurtarsınlar bizi)..

Kafka, Sartre, Cioran diyorum ki bir Batı paradigmasında çok geçerliler. Ya da estetik akımlar.
İşte bir kübizm bir sürrealizm bir Batı geleneğinin eleştirel akımlarına dahil edilebilirler. Ama belki
Nazizm bile böyledir.

Benim anlamadığım biz Türklere ne oluyor?Yatağının başında onlarca kitabı "entelektüel" payesi
kazanmak için bekleten öğrenci kızlara (Türk üniversiteleri eşek yetiştirmekte birebirdir) - Türk
belediyeleri de öğrencilerin yol paraları ile ihya olurlar, yaşam mücadelesi veren maaşı 1 milyarı bulmayan asistanlara, köylülere, kahvede pinekleyen amcalara, teyzelere, Osmaniye ülkü ocağında çiğköfte yoğuranlara ne ifade edebilir Cioran?

Biz yaşam mücadelesi veren bir halkız. Ortadoğu, Asya, Balkanlar, Kafkaslar, Afrika, Latin Amerika..Burada yaşamın dinamiklerini belirleyen şey bir Cioran vecizesi olmayacaktır. Biz olması gereken şeyleri hedef bellemiş bir halkız. Şizofrenimiz kendimizden menkul. Patolojimiz ele avuca sığmaz. Biz Godard filmlerindeki durağan sinematografinin, o enfes resmin hiçbir yerinde durmuyoruz. Doğuda yaşam bin yıllardır duruyor."Ölüm bir aşirettir doğuda.." Hilmi Yavuz'un bir dizesidir.

Kavganın hiçbir yerinden tutmayan küçük burjuva melankolisi, Ciorancılık yapmalı mıdır? Batı felsefesi Hegel'den sonra parçalandı. Son büyük atılım Marx'tır. Marx demek artık felsefe felsefe yapmasın mümkünse demektir. Peki ya sen Türk? "Şu Çılgın Türkler"i okumakla neler aşılır?

Çalışmanın kutsiyeti, emeğin olgunlaşması ve emeğin çelebiliğine bir de emeğin heccavlığını eklemeli.
Batı nescafe 3'ü bir aradayı yarattı. Biz emeğin 3'lemesini yaratıyoruz. Baba-oğul-kutsal ruh..

Ey Sahte Ciorancı Türk Gençliği!
Sen önce kapının önünü temizle..sen önce uyanıp derslere gel..sen önce ilk karşına çıkan zorlukta "kusmamayı" öğren.. Sen o allak bullak zihninden "kariyerizm"i kov...

Çatalca'da gökyüzünde atmacaların alacalı güzelliğini gördün mü hiç? Güneş kampüste akşamüstü ne güzel batar? 48'lere atlayıp kaçma.. Sinema edilgen bir sanattır Türk genci..Gel şiir okuyalım..Bâki'yi bilmek zorunda değilsin. İlle de "kırgın-kırılgan" olacaksak, orada abidevi Necatigil duruyor.

Kahvelere oturmayan Ciorancı gençliğim benim..hemen usanma..kara kuru insanından bu toprağın..sabırlı ol.. gel kahvelerine oturalım şehirlerin..tamam romantizme gerek yok..köylere gitmeyelim..ama gel "şen kardeşler" kıraathanesine, malatyalılar derneğine.. bir karbonatlı çay içelim..

İncitmezsen incinmesin..

Ne'ne gerek senin Cioran desem, kırılmazsın di mi bana Türk genci..

1 yorum:

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.