Orhancı Erdi'ye, en has bir dostum Yiğit Sözüner'e, Bernuşko'ya..
Yeşim'le aşkımız bir düet gibiydi. Yeşim bilgi ünivesitesinde asistan mıydı neydi? ah kör hafıza. kadrini kimler bilmez? ben o zamanlar vatanperver bir laikçiydim. dövdüm yeşim'i. yeşim hem ermenici hem kürtçüydü. o zamanlar papula ekrem'le hulki cevizoğlu okurduk. yetmezse vural savaş. ama papula ekrem istanbul 1.bölge bağımsız adayı olduğunda, ona ilk desteği yeşim verdi. yeşim her anlamda verdi. yalnızlaştım. köhnedim. her gece 2 paket ballıca, 3 atımlık pipo az buz da buzbağ içiyordum. ben "cihangir'de hiç oturmayanlar derneğinin" kurucu dekanıydım. yeşim'le bozuştuk. o elif şafak'la "modern türban" üzerine tez yazmaya kalkıştı. ben de inadına, "panter emel ve mahdumları" derneğine üye oldum. ilk cumhuriyet mitinginde mikforonu elime aldım ve bağırdım: "iler tutar yanı yok bu zamanın". zülfü livaneli'nden kaset teklifi aldım. yeşim'le o günden sonra konuşmadık. papula ekrem gecesini gündüzüne kattı. bağımsız aday olduğu bölgeden meclise giremedi. yalçın küçük cihangir ve radikal 2 ve ödp ve bilgi üniversitesi camiasında hızla sivrilen ve yetmezmiş gibi, yani daha doğrusu "tüy dikercesine" zaman gazetesinde yazmaya başlayan yeşim'in "sabetayist" olduğunu iddia etti. "dur orda yalçın" dedim. durdu. "izmir'in dağlarında çiçekler açar.." şanar yurdatapan'la yaptığımız mahkemeye türbanla girme eylemi başarısızlıkla sonuçlandı. daha doğrusu şanar yırttı. çünkü ardında ne olursa olsun bir medya ordusu vardı. olan bana oldu. "ananı da al gel". yeşim'e telefon ettim. orhan pamuk'la yemek yiyormuş. kızdım. hem de çok. hür doğdum hür yaşarım-kime ne kime ne, köle miyim sana ben, sana ben sana ben.nihat genç yeşim'in de dahil olduğu "ab"ci gruba "kazmalar ve maşalar" deyuverunce, gizliden gizliye patolojik aşkımı beslediğim yeşim'e karşı başlayan saldırıları dindirmek için özel operasyonlara başladım. biz çerkezdik. dedem mit'çiydi. engürü'de nihat genç'ten dayak yedim. yetmedi çay paralarını ödedim. ama yalçın küçük'ün bilgisayarındaki word belgelerini çaldım. salt okunur olduklarından açılmadılar. beyhude bir çaba imiş.
yeşim - yeruşalem'den geliyormuş. küçük doktor haklıymış. latife tekin okuduğumuz gecelere lanet ettim. karşı balkonda yelpazelenen kızın bacaklarına baktım. yetmedi, ödp'ye üye oldum. birlikte yaşamı savundum. vakit okuduğum günlere lanet edip, üstelik tüm zarifoğlu şiirlerini yakarak, zaman gazetesi aldım. türkiye'nin en hakikatli siyaset bilimcisinin mümtaz'er türköne olduğuna kanaat getirdim. sonra yaz geldi. o yazı karpuz peynir yiyerek geçirdim. papula ekrem, nizam-ı alem ocaklarına başkan oldu. "vur de vuralım, öl de ölelim".
siirt'ten can kardeşim örtmen ahmet geldi. cem karaca dinlediğimiz geceleri pipetle içtik.
ibrahim tatlıses niye güzelim otel odalarında mangal yapar? diye düşünürüm. deleuze sevmem. deleuze ile sistem açıklamasına girişenleri hiç sevmem. murat belge'yi severim. felsefeci özgür'ü sevmem. ama arada selam veririm. çünkü aslında bütün amacım haluk bilginer'in kötü oyuncu olduğunu cümle aleme duyurmaktı. türkiye'ye süper babadan beri dizi gelmedi ay dost! papula ekrem'in evinde 3 adet el bombası yakalandı. dereyatağında bulmuş. çok kızdım papula.
dedim insaf eyle. dedi güle güle. senden yarolmaz mene.
dedim insaf eyle. dedi güle güle. senden yarolmaz mene.
yeşim'le hikayatımız bu'dur.
yavru ağzı bir kıl tüy.
yavru ağzı bir kıl tüy.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.