20 Temmuz 2007 Cuma

Özcan Varlığımıza Nasıl İlişir?





günlüğümden (01.06.06)

Ö
zcan'ı en çok Latife Tekin'in (gece parkında, İhsaniye'de, şehrin iç yakan, cinsel, I.'ı bulmak için baktığım ışıklarında ve sigara içerek okumuştun), "Aşk İşaretleri"nin Nezir'ine benzetiyorum. Peşinden bir bölük gidiyor. Aşığıyla, x vakanüvisiyle, kiniğiyle, muhalifiyle..ama büyülü bir çekim ağını ardından eksik etmiyor Nezir. "Ekmek arası bok koysa, yeyin dese, yiyecekler" diyor, bir ses. Öylesine etkileyici Nezir. Bu ses için bile. Biz de öyle düşüyoruz peşine Özcan'ın. Her monadına bir kulp bulduğum bu şehir, bu ölüm ilişkileri içinde hâlâ toz konduramadığım bir adamdır en çok. Onunla geceye çıkıyoruz: Nurcusu, sosyal demokratı, tiyatrocusu, kiniği falan. Dersler bahane: kahveler, çaylar..Gece sohbetleri ama en çok da gece yürüyüşleri..
(..)
Özcan : sadelikler, makara, koyvermişlikler içre damıtılan samimiyet balı.
(..)
Özcan zaten, "bilimsel dedikodu"yu daha doğrusu "dedikodunun bilimselliğini" benim icâd ettiğimi
 söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.