Ama ille de böyle diyelim. Masumiyeti buradan damıtabiliriz, di mi efendim?
-Size seksolojik bir hâller olmuş?
-Hangimize olmamış ki?
-Size seksolojik bir hâller olmuş?
-Hangimize olmamış ki?
Tapınmalar, ufak tapınmalar, tütün tapınmaları, helvadan putlar (insan taptığı şeyi yer miymiş, peh), elde yeni harmanlar- uzun uzun tüttürülüyor. limon kolonyası. ani ferahlık. sayfalar arasında sonlanırdı eskiden geceler. eskileri özlemiyoruz, çok şükür. bu anlamda çok sağlıklıyız di mi kuzum bergson? bergson dedik de, seni biliyorum, seni tanıyorum, bu kadar acınla oynama-oynamaya değmez, pisliğinle oynar gibi- zaten zamanla pislik olur acı. O zaman hiç çekilmez.
İnan bana!
İnan bana!
Ayrıca Türklerin cinsellik hikayeleri çok canımı sıkıyor. Çok bunalıyorum.
Buradan edebiyat çıkmıyor. Cümleten pörsüyoruz.
Her gece radyo-3 dinlerdim.
Sonra çok pişmanlık devşirdim kendimden: bilhassa geçen sene "tatlı bir yol geçen hanı" olan bizim evin günlüklerini tutmadığım için. Sarı badanalı, soğuk ev. Sigaralı ev, çaylı ev. Saat 3'ten sonra dışarısı pırıl pırıl olsa da, odalar karanlık olur. Saatlerce eve girmek istemezsin. Bütün şehre akşam düştüğünde derin bir "oh" çekersin. Çok oh! Zil çalar. Tuhaf bir huzur kaplar insanın içini. Beş dakika önce birşeyler yemişsindir, bir çay demleyeceksindir, oda ancak ısınacaktır falan. Bu evde ne az yazı! Bunun için üzülünebilir. Geçersiz bir üzüntü. Toparlanabilir mi eski günler? Geçti, gitti artık. Hepsi "hoş bir sadâ".
Sonra çok pişmanlık devşirdim kendimden: bilhassa geçen sene "tatlı bir yol geçen hanı" olan bizim evin günlüklerini tutmadığım için. Sarı badanalı, soğuk ev. Sigaralı ev, çaylı ev. Saat 3'ten sonra dışarısı pırıl pırıl olsa da, odalar karanlık olur. Saatlerce eve girmek istemezsin. Bütün şehre akşam düştüğünde derin bir "oh" çekersin. Çok oh! Zil çalar. Tuhaf bir huzur kaplar insanın içini. Beş dakika önce birşeyler yemişsindir, bir çay demleyeceksindir, oda ancak ısınacaktır falan. Bu evde ne az yazı! Bunun için üzülünebilir. Geçersiz bir üzüntü. Toparlanabilir mi eski günler? Geçti, gitti artık. Hepsi "hoş bir sadâ".
Özcan arıyor mu artık?
Şapkacı Çıkmazı. No:8 d:3.
Radyo 3 birşeylerin sesi olmuştu. Burada, İstanbul'da belki ihtiyacım yok. Ama o zamanlar çok vardı. Hem de çok. İlk iki sene. Yurt odası. Herkes bir yerlere dağılırdı. Tanımadığım insanların, yüzlerin, sokakların pişmanlığını da alıp odama dönerdim otobüslere, metrolara atlayıp. Şarap, bira, yoğurt, ton balığı. Pencere önü günlükleri.
Böyle böyle içe dönmemiz gereken, bu içe dönmelerin meyvesini sonradan başka şekillerde alacağımız günler olacaktır, olur. Bugün hepsi hoş hatıralar, hoş sadâ.
Sonrası gece.
Resim: Leyla Gamsız, İsimsiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.