İstisnasız iç kıyıcım o benim! Bir öyle bir böyle. Dilinin altında karanlık laflar saklıyormuş, ne gam? Sabah evden çıkmadan ağır tereyağlı tarhana kokusu. Pul biber ve beyaz peynir. Bulamaç gibi. Ama oturur karşılıklı lezzetle yeriz. Kapı aralığında öpüşürüz, koklaşırız. Calvino bakiyesiyiz.
Tornacı Rüstem de böyle derdi, iki arada bir derede çayını zıkkımlanmak için girdiği Seyrantepe kahvesinde. O zamanlar Ragıp ölümle cebelleşiyordu. Yine de "ille gördüm Apo'yu" diyordu, "valla Cim Bom'un maçlarına geliyordu.."
Haliç'in altında da altın var.
Tornacı Rüstem: "Calvino bakiyesiyiz" diyor, karısı ile kendisi için. Gülsek mi ağlasak mı? Ne anlar Calvino'dan. Köylerinde bir ceviz ağacı falan mı Calvino? Latince mi biliyorlar. "5 dilde sevişirim agam" diyor. Süryanice, Aramca, Türkçe, Kürtçe, Arapça. Yetmezse kapı diplerinden toz, duvar köşelerinden örümcek ağı toplarım. Hanım kaynatır, içeriz. Neyi? diye soruyorum, gamzesiz yanağımda kunt bir III.Mustafa endişesi. Tozlarla, örümcek ağını değil herhal.
-Herhal.
Ragıp gülüyor, "abiye adaçayı.."
Kibar bir adamım diye etkilenmiş olsalar gerek. En kısa zamanda sarakaya almanın yollarını da arıyorlar herhalde. "Diyarbakır'ın çoğu Cim Bomludur.." Dilmişler limonu, tozlu sarı suya sıkıyorum. "Adaçayınıza be!"
Sonra Ragıp öldü. Kağıthane'ye gömdük. Etin ayıp örttüğü günler. Sonra buraya Uluğ ve Özcan'la da geldik. Yine kötü şeyler için. Tornacı Rüstem: "üçkulluvallabirelam" okuyun, dedi. Islak toprakların örttüğü bizim günümüzdü. Fısır fısır.Bilenler okudu, bilmeyenler okumadı. "Abi sen çekil" dediler, küreği elimden kaptılar. Adaçayı ısmarlarken de aynı alaycılık. Acı sevgi.
O zaman neden Vüs'at Bener'in aslında hep kendini yazdığını anladım. Bu da acı bilgiydi.
Mevsimsiz'de Yayınlandı.
Mevsimsiz'de Yayınlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.