16 Mart 2012 Cuma

Karasafradır

Tezi hatırlayalım. Çakan şimşekler teze karşıdır. Tez; yıpranma gücü olan şey. Tez danışmanım, asıl hayatımdaki Levent Yılmaz. Kendisi bir şair. Tezim: Refah Partisi ve 1995 Seçimleri. Kitle Partisine Geçiş. Tez ki, yazılmakta. Gönül ki; yetişmekte. Hayat ki; yaşanmaktadır.

Bu, şimdi, yazılmaya terk edildi.                                                                             *
Bazen yazılı tez; tez elden tezlerin gerisinde kalıyor.
Boyun ağrılarının entelektüel ağrılar olmadığını iddia ettim. Tez’e dönüşemez.
Şimdi tüplerce prepagel ve fast-jel tüketmiş birinin huzuruyla bunu yinelerken, aslında insanın boynundan beline kadar inen şey, “karasafradır” ve gitmemekteki direnci kendini ağrı olarak göstermektedir, diyorum.
                                                                              *
Eğer, entelektüelseniz, bunu entelektüel ağrı sayarsınız. Değilseniz, bu bir ağrıdır. Melankolikseniz, doğru yerdesiniz. Siz, ağrınızı seviyorsunuz. Ve bu Borges sevmekten, daha naif ve özgül ağırlığı olan bir şey. Değilseniz, üçüncü bir seçenek yok.

Melankolik, ağrısından vazgeçmemeli. Karasafrasının apansız tezahür edebilme ihtimâlini sevmeli.
                                                                               *
Fizik tedavi; bir uzak ada. Bir psikanalitik iktidar tesis etme yöntemi oluyor, ağrı üzerinde. Bir terbiye etme yöntemi.

Konuşmak, ağrıya benziyor.

Ne gâm; aynı zamanda ne pişmanlıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.