*
Biz tam da bu yüzden dünyanın daraldığı noktadayız. Dünya daraldığında ve kıstırdığında, bütün enstürmanlarıyla saldırdığında bize; ittifak düşüncesi yeniden kuruluyor.
*
Biz; müttefikiz, müttefiktik – Günay Yunus’la; hâla, şimdi, now, today.
*
Günay Yunus’ta ittifakı özendiren bir cevher var; dünyaya karşı.
Ama bir ufak raundu kazandığımızda, o yine dünyaya refere ediyor.
Ben bir kez, karşıtlık kurduğumda, - burada karşıtlık kurduğum şey dünya oluyor; onun hemen dışında, ona anti-tez bir şey inşa ediyorum.
*
Bu yanıyla Günay Yunus soğutucu ve doğruyu;
Ben harareti ve yanlışı temsil ediyorum.
*
Yatağı çok rahat – yataktan Günay Yunus’u izlemek insanın uykusunu getiriyor. Karnını acıktırıyor. Günay Yunus burada uyurken, dünya da uyuyor. Aslında.
*
“Ahmet’i hiç görmedim
Evlenmiş duydum
Hayır öbür kızla
Hani öğretmen olan?” Cenk Taner söylüyor. O ozandır.
*
Lucky Strike’ından içtiği her sahneyi ters çevirdiğimizde,
Aslında Lucky Strike’ın Günay Yunus’un tenini içtiğini görüyoruz; gördük.
*
Be-Bop Sky Fm’i bu iki müttefik de, her dinlediklerinde; aslında müttefiklerin
Mekanda yaydıkları Spinoza’dan mülhem sesi, kokuyu, beden hareketlerini
Jazz dinliyordur. Bizim jazz’ı dinlediğimiz durumdan daha çok.
*
Çünkü, bu bıçağın etimizi kesişindeki değil; etimizin bıçağı dilimleyişindeki ses’e ilişkindir.
*
Now, duman yayılıyor – sigarasından; odaya, sonra sokağa, sonra geceye ve sonra – bana, doğru.
Muhterem güzel özetlemişsin sohbetlerimizi.
YanıtlaSilTeşekkürlerimi sunarım,kalemine sağlık :)