11 Aralık 2014 Perşembe

Alâmet-i Farika, Esbâb-ı Mucibe ve Eleştiri

"yaşayan tahrik edilmiştir" - ernst bloch

                                       
Meram: Yeni Yol'un ilk sayısını bir (belki de 2. sayının size ulaşacağı tarihe göre en geç) iki ay önce yayımladık. Bu doğrultuda, kâh iyimser kâh kötümser/ muhtelif geri bildirimler aldık. Bir kısmını peşinen kötü niyetliler kategorisine sokmakta beis görmüyoruz. Kişisel ihtilaflar, habislikler, kıskançlıklar belli ki bir ürünün değerlendirilmesinde galebe çalıyor. Bu galebe çalış biçimine hayatın başka alanlarında sıklıkla rastlasak da, burada aşırı-estetik/erotik bir hat yararken bu tavrı dışarıda ne kadar tutabiliriz diye de bakıyoruz? Dolayısıyla, dışarıda kalmalı, tartışma dışı edilmeli. Öte yandan, bazı eleştirileri ise ayrı bir kategoride değerlendirmek gerekiyor. Bunlar, iyicil ve özenle cevaplanması gereken eleştiriler. Çünkü, bunlara verilecek cevap aslında fanzinin kümülatif manifestosunu destekler nitelikte oluyor. Neden kümülatif? Bir; adı manifesto olan bir manifestomuz yoğ ise de, ilk sayıda yazılan açılış yazısı aslında bir manifestodur.
Öte yandan, Meram'ın genel estetik/etik/politik/epistemolojik tavrı üzerine söylersek; tamamlanmamıştır- her sayı onun kovuğunu doldurur, besler. Bu doğrultuda bu yazılan da, manifestoyu sürece yayan bir tavırdır. Dolayısıyla, hızlıca söylenmeli:

a. Twitter caps'leri fanzinin alâmet-i farikası oluyor..  Twitter'da söyleneni fanzine koymanın iki amacı var. Bir, twitter'ın uçucu ikliminin insâfına kalmamak. İki, twitter hesapları ile (hem fanzinin hem Rüşdü'nün hem benim) fanzini bir bütünleşik estetik proje olarak düşünmek. Bu durum, neredeyse twitter caps'lerinin kerteriz olduğu bir yeni yazı alanı açarken, "iktisatçı gastronomun günlüğünde" bu tavır iyiden iyiye berraklaşıyor ve müstakiliyet kazanıyor.


b. Adab-ı Muaşeret notlarını da buraya eklemek lâzım... Sevdiğimiz bir dostumuz, olasılıkla, buradaki didaktik tondan hareketle, bu notları kabaca buldu. Cevaben; a. kötü olan değil, vasat olan tehlikelidir, diyoruz. Diğer bir deyişle; Serdar Ortaç'ın etki alanındaki bir sosyal mobilizasyonu Tengri'nin insafı ile başbaşa bırakmamız gerekir. Kötü x kötü= kötü. Fakat, entelektüel anlamda vasat olan (Örn; Sezen Aksu, Haşmet Babaoğlu, Okan Bayülgen vb.) iyiler üzerinde de tedrici bir etki üretir. Vasat x İyi x kötü= Büyük olasılıkla kötüden parça taşıyan bir "şey". Dolayısıyla, mücadele bizatihi entelektüel network'ün içinden yürütülmelidir. Bunlar entelektüel "lapsuslarla" mücadele için hazırlanan bir kılavuzun unsurlarıdır. Öbürü zaten "milli irade" metafiziğine terk etmemiz gereken bir alan. Oysa ki, müzikten, otomobil tercihine, şiirden, gündelik dile kadar geniş bir alanda vasat damarlara zerk edilir. Bu nedenle, bu taife bu tehdidin de altındadır, altında kalmalıdır. Bu bapta, diyebiliriz ki, "Haşmet Üstadın son yazısını gördün mü?" ya da "Sezen'in o şarkısı gençliğimizin şarkısıdır", "bu gece en azından Makine Kafa'yı izleriz" gibi ünlemlere hak ettiği muameleyi yapmak, asla kabalık değildir.

Çizgi: Ufuk Akbal

Bilâkis, kripto kabalığa karşı bir direnç noktası olarak bu tavır, Bourdieu'nün sosyolojiye atfettiği "dövüş sanatı/ savunma aracı" olmasının bir benzerini hayata geçirmektir.

c. Aşırı dağınık, kategorik olmayan, bu nedenle okuyana "keramet-i kendinden menkul" gelen genel hava ise, evet kerametini kendine dayandırıyor. Çünkü, bu aynı zamanda fanzinin esbâb-ı mucibesi. Diğer bir deyişle, bu fanzin tam da bu nedenle icat edildi, yola koyuldu. Gövdeden koptu ve ayrı bir gövde olmamaya karar verdi. Esmek, esereklenmek, majör estetik projelerin "faşizan" vurgusundan kaçarak, bir minör estetik imkan yakalamak için.
Dolayısıyla, eleştiri etiği gütmeyenleri taca atarken, eleştiri etiği güdenlere yönelik cevaplarımız iki şeye işaret ediyor; a. fanzinin esbâb-ı mucibesi, b. alamet-i farikası.    
           
d. İstiyoruz ki; Meram: Yeni Yol bir damar açıcı, anti-enflamatuar etki göstersin ve politik-estetik-etik anlamda tıkanmış olan "dünya projesinin" satıcılarının dışında da çarşıya pazara bir hareket gelsin.

e. Bu sayıda Dem Akademisi diye bir atelye çalışması hazırladık. Burada Aydın Boysan ve Yavuz Dizdar rakı üzerine arz-ı endam eyliyorlar.

f. Rüşdü, Aydın Boysan okuyor. Boysan'ın rakıyla ilişkisini bilmeyen yok. Cezbedici ve iştah açıcı olduğu kesin. Özellikle "vasat akıl" Bayülgen'in bir ara "tonton amca" pazarlamasının merkezindeydi. Ama Tayfun Er, Erguvaniler'de onun için, "İzmit körfezinin katlinde büyük sorumluluğu olan.." tabirini kullanıyor[1]. Bu incelenmeli. Gerekirse, inceleriz. Ben bu notu düşmek zorundayım.

g. Son tahlilde, tüm bu bilgiler ışığında, Meram: Yeni Yol II'yi hazır ettik. Üstelik, bu sayıda biraz erotizm dozunu yükselterek ve Balkanlar'a uçak bileti bakınarak...






[1] Tayfun Er, Erguvaniler, Duvar Yayınları, İstanbul, 2007, s.227.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.