11 Aralık 2014 Perşembe

Meram Yeni Yol değil, Meram: Yeni Yol

                                                                         "insanın ana yurdu çocukluğudur" - jorge amado

İvedilikle cevabı verilmesi gereken sorulardan biri olmadığını biliyorum ama yine de sizinle; a. Rüşdü Paşa ile nasıl tanıştığımı, b. Meram: Yeni Yol Fanzin'in nasıl kuvveden fiile kavuştuğunu paylaşmak istiyorum.


Rüşdü Paşa Meselesi
Yer: Bursa, Altıparmak, bir öğrenci evinin loş arka odası. Meram Yeni Yol'a çelme takmaya çalışan ortodokslar gibi ortodokslar o zamanki gündelik hayatıma da bir şekilde sızmışlardı, hem de arkadaş olarak. Biz ortodokslara kızmıyoruz. Onlar her zaman her yerde mebzul miktarda var elbette. M. D.; ortodoksinin o zamanki temsilcisidir. 2000'lerin ilk on yılını henüz atlattığımızda Ege Üni'de yazdığı Y.L.T ile de bunu pekiştirmiştir. Bir gün ansızın telefonlarımı açmamaya başlayan M.D. kendine yakışanı giymiştir. Zaman: 2007, Gürkan Hacır- Yalçın Küçük ile "Kalemler ve Kılıçlar"ı hazırlıyor. SkyTürk TV. Yalçın Hoca, eline aldığı bir kitabı[1] celâlli bir şekilde sallıyor ve ekliyor: "Paşamızın da dediği gibi..", "Rüşdü Paşa üstadımızın Türkler hakkında buyurduğu gibi..". Ve elindeki kitaptan seçtiği sert ve vurucu cümleleri kendi fikirlerine eklemliyor.  M.D. ile o loş odada izliyoruz. M.D. gülüyor. M.D. Türkiye'yi bilmiyor. Yalçın Küçük'e istihza ile yaklaşıyor. Ben ise paşayı merak ediyorum. Kim bu paşa?
Aynı dönemde gercekgundem.com ve iyibilgi.com'da bir dolu Rüşdü Paşa yazısına tesadüf ediyorum. Aynı vuruculuk. Kısa, keskin, berrak, uyarıcı denemeler. Deneme fiiline sadık kalarak ve deneyerek. Ve ısrarla deneyerek. O güne kadar denenmemiş bir dünyayı vaad ederek. Vaad ettiği bu topraklarda kendi evinin salonuymuş gibi rahatça dolaşarak. Enis Batur, İsmet Özel, Benjamin, Tanpınar'dan bahsediyor. Referans veriyor. Son tahlilde; erotik bir imajinasyon olarak yazmayı kışkırtıyor.  Kalemlervekiliclar forum gibi bir yerlere girip, tıpkı benim gibi aynı sert yağmurdan en yakın pasaja  sığınanların sorduğunu soruyorum: Rüşdü Paşa kim? Olağan şüpheli: Yalçın Küçük'ün kendisi. Fakat bu mecralarda bir grup insan kesinlikle "paşa, Yalçın Küçük'tür" derken, benim de yakınsadığım bir grup insan ise, Yalçın Küçük'ün referansları ile Paşa'nınkilerin benzemezliğini[2], kâh Paşa'yı kâh Küçük'ü överek ve birbirlerine hiyerarşik mesafelerini öne sürerek vurguluyor.
                
Çizgi: Ufuk Akbal

Sezgibilim: içime doğan ile yoldaki izler örtüştüğünde, Paşa'nın Yalçın Küçük olmadığı sonucunu ediniyorum. 2007'de üniversiteden mezun olduktan sonra, İstanbul'da bir yerlerde Tayfun Er'in enfes kitabı, "Erguvaniler" arz-ı endam eyliyor. Er, kitabın girişinde, Yeni Harman ekibinden Gürkan Hacır ve Rüştü Paşaoğlu'na teşekkür ediyor. Doğru iz üzre olduğumu hissediyorum.
        
2008 ile 2010 yılları arasında kâh yükselen kâh alçalan bir arzu ile Rüşdü Paşa sürek avımı sürdürüyorum. Bir an av yaklaşıyor, bir an gâile içinde uzaklaşıp gidiyor. Rüşdü Paşa katiyetle meyillerime cevap vermiyor. Orası tıkalı. Trafik yok. Rüşdü Paşa, bu kez Milat'ta gercekgundem.com ve iyibilgi.com kıvamındaki yazılarına başlıyor. Bu sırada (2011-2012), Tenbelheyven'ın bir gün attığı bir twit ile irkiliyorum: twitte Milat'ta yazdığı bir yazıda Enis Batur'a yazdığı mektuptan cevap alamayan Rüşdü Paşa'nın İsmail Pelit olduğundan bahsediliyor. (Tam bu sıralarda Rüşdü Paşa'nın ben olduğumdan da bahsedilmiş, mahfillerde. Bir üslup benzerliğinden de. Ancak böyle bir üslup benzerliği var ise/muhtemelen vardır, ben bunu 2007-2010 arasındaki okumalarıma ve etkilenmeme bağlıyorum).

Üslûplar arasında benzerlik olabilir mi? Blogu dışında matbu bir İsmail Pelit'le o güne dek tanışmış değilim[3]. Blogundan edindiğim izlenim ise sadece bir Pessoa puzzle'ı doğurmaktan ileri gitmez. Ama Pelit'teki Enis Batur ve İsmet Özel takıntısı "olabilir mi acaba?" dedirtiyor. Yalçın Küçük, Rüşdü Paşa ve İsmail Pelit. Üç ayrı içerik, üç ayrı motif seti ve üç ayrı üslûp. 2012 ya da 2013 olmalı. Paşamıza kısa ve net bir meyil atıyorum: "siz İsmail Pelit misiniz?". İlk kez aranan kan bulunuyor:"Hayır, sizi temin ederim" diye cevaplıyor. Ancak Meyil trafiğini sürdürme talebim Paşa tarafından geri çevriliyor. Bir zaman sonra bunun Paşa'nın teknoloji ile ilişkisinde aranması gerektiği sonucuna varıyorum. Ancak birkaç bulgu var: Yalçın Küçük o esnada içeride ve İsmail Pelit, Paşa olmak için bir on yaş küçük. Bilinmezliğin sularına geri döndük derken, twitter'a Paşa düşüyor.
Twitter'daki Paşa: yalın, berrak, diyalojik. Paşa: hilâfsız bir arzu ekonomisi. Söylüyor. Paşa teklif ediyor. Commitment ile agreement'ın bambaşka iki zemin olduğunu anlamayan Paşa'yı da anlamıyor. Özellikle, kadınlar paşayı hiç anlamıyor. Ve "nasılsa ekmek yapılıyor buğdaydan"[4]. O sırada twitter'a hariçten göz atıyorum. Hesabımı çoktan kapatmışım. Milat'taki yazılarını okuyorum ve o Cihat Duman'ın dizelerini epigraflara dönüştürüyor. Paşa'nın evrene gönderdiği sinyallere twitter'da Cihat cevap veriyor (2013). Ve benim 6 yıllık emeğimin üzerine konan da o oluyor. Sonrası Rüşdü ile Cihat arasında. Ama üç dört güne kalmadan, ben de bir telefon hattı kurmayı başarıyorum. Paris Cad. Kavaklıdere/Ankara ile. Ne Yalçın Küçük ne İsmail Pelit. Bambaşka bir adam. Bugüne kadar tahayyül edilmiş network içre değil. Telefonlaşıyoruz. Çok değil. Yorucu değil. Hatta az. 2013'ün son aylarına kadar da yüz yüze gelmiyoruz.
2013'ün son aylarında yüz yüze iki kez geliyoruz. Bir Beyoğlu'nda. İki; Beylikdüzü'nde. Meyilleri hiç hatırlamıyor. Sürek avını anlattığımda şaşırıyor. Herkesin bir özel takıntısı vardır. Belki de birinin Rüşdü Paşa takıntısı olabileceğini düşünmüyor.

Meram: Yeni Yol
2013'te çıkmaya başladı Fin Fanzin. Mütevazı ve Mütekamil. Bununla birlikte, mevcudun oldukça önünde bir seyir defteri. Ben ve Rüşdü de bu kadroya dahiliz. Fin Fanzin ekibinin buluşması da diyebiliriz; Beylikdüzü'nde bir gecenin ilerleyen ve bol rakılı saatlerinde Paşa ile ben hazirûnun diğer üyelerine bir öneri ile geliyoruz. Öneri şu: "Paşa'nın Geçiciyiz Ama Kurtulacağız'ın ardından gelecek kitabının ismi Meram Yeni Yol olsun". Bu fikri ortaya atmama sebebiyet veren hissiyat ise henüz birkaç hafta önce Rüşdü Paşa'nın twitter'da yazmış olduğu, diğer twitlerine bir yönüyle benzeyen ve konteksten kopuk "Meram Yeni Yol" twiti. Ama bu kez tüm kontekslerden kopuk. Kopartılmış ve ortada bırakılmış. Diğer kopukların yanına eklenmemiş. Bir daha birleşmemiş.
Paşa'nın Meram'lı olduğunu biliyor: ama Meram'da yeni yol diye bir yer olduğunu bilmiyorum. Meram var, Meram'da bir de yeni yol var. Yeni yoldan minibüs geçiyor. Yeni yol modernize. Eski yol var mı? Varsa artık ona herhangi bir atıf var mı? Bir twit. Sadece. Meram Yeni Yol.
Buna karşılık Paşa'nın tıkanışa karşı bir panzehir yön olarak öne sürdüğü "çocukluğa geri dönüşü" işaret ettiğini gayrıiradi olarak sahipleniyorum. Amado'nun ana yurdun çocukluk olduğu tezi, Novalis'in bütün dönüşlerin yuvaya  olduğu/olacağı var sayımı, Heidegger'in bitmek bilmez ev inşası, Benjamin'in 48 saatini Berlin sokaklarına gömmemiş birinin makus talihine ilişkin söyledikleri zihnimde senkronize bir şekilde uyarılıyor. Bununla birlikte; kesif bir sabun kokusu, çiçek desenli mutfak taşları ile örtüşen bir fasulye yemeği kokusu..  

Paşa'nın Meram'ı var. Benimse dönebileceğim topraklarım T.C'nin sınırları dışında kaldı. Çocukluk aslında, bu nedenle- bir fiziki dönüşten ziyade; bir zihinsel dönüşü işaret ediyor. Tam da bu yüzden, Meram Yeni Yol'u; Meram; Yeni Yol olarak okuyorum. Yeni ama kadim bir yol olarak Meram.

Ortodoksinin iki temel enstrümanı var. Bir sair şartlar altında çalıştırdığı; yani sükût suikastı. İkincisi mutlak reddiye. İroniyle başlayan, sertleşen bir reddiye. Fin Fanzin ekibi o gece, Meram: Yeni Yol'u gülünç buldu. Ertesi sabahki kahvaltıda da bu gülünç bulma ve reddetme hâli sürdü. Ayrıca Ayhan Şahin'in Seyhan Erözçelik şiirini de kifayetsiz bulmasını siz okuyuculara ihbar ediyorum. O gece şiirlerini okurken gıyabında reddiye yiyen Erözçelik de, Yeni Yol ailesinin sürekli bir üyesidir. C.D'nin, Yılmaz Türk'ün ve F.M'nin itirazlarını da çıkınımıza koyuverelim. Hatırlatacağız.
         
Ha! Biz Fin'den ayrılmadık. Fin'de yazıyoruz. Fin'dekilerle küsüşmedik. Sadece Meram: Yeni Yol'da onlara daha esrik/ve belki de katlanılmaz, denenemez, denenmesi anlamsız gelen işlerimizi paylaşacağız.  Bu doğrultuda denilebilir ki, Meram: Yeni Yol;
a. Esrik, sade ve soylu, erotik bir minval üzre devam etmek niyetinde. Bir edebiyat fanzini değil. Alabildiğine kişisel bir kültür fanzini. Bu nedenle "senso comune" ve "blocco storico"nun içerisinden konuşmuyor. Hatta, Türkler, Kelime-i Şehadet seviyesinde bile Müslüman mıdırlar? Tartışılır.  Tartışıyor.

b. Rüşdü Paşa ve Ufuk Akbal dışında bir yazarı olmayacak gözüküyor. Sadece ilk sayıda Halil Bezmen'in "Geçiciyiz ama Kurtulacağız"a dair Rüşdü Paşa'ya bir mektubu var.
                                                               
Bütün bunların ötesinde, "bütün dönüşler anayurdadır, çocukluğadır"ı vurguluyor.
Bu nedenle de bütün dönüşler Meram Yeni Yol'adır. Frost'un aksine, seçilmemiş olan yerine, içine doğulmuş ve içinde çıkılmış olana yönelik bir arayış. Ama minibüsün geçtiği Meram Yeni Yol'a değil. Yeni bir yol'a yani Meram'a doğru bir arayış. İşte o kopartılmış ve bir daha birleşmemiş, belki de birleştirilemeyecek olan şeyi, Paşa'nın ve benim çok sevdiğimiz Klee'in "Angelus Novus"uyla birleştiren de bu oluyor. Dolayısıyla, 2007'den beri süregelen arayışı, 2014'te sonlandıran ve oradan yeni bir arayışa, yani Yeni Yol'a yelken açan da bu örtüşme/bitişme/vuslat hâli oluyor.
        

KAYNAKÇA
Rüşdü Paşa, Kadınlar ve Türkler Hakkında Bildiğin Her Şey Yanlış, Destek Yayınları, 2007.
Yalçın Küçük, Aforizmalar, 2. Baskı, Arkadaş Yayınları, 2008.
Yavuz Türk, Kumaş, Yeniyazı Yayınları, 2010.




[1] Rüşdü Paşa, Kadınlar ve Türkler Hakkında Bildiğin Her Şey Yanlış, Destek Yayınları, 2007.
[2] Yalçın Küçük'te Rüşdü'deki gibi bir tempo ile Deleuze, Derrida, Lacan, Foucault vb. referanslara rastlanmıyor.
[3] Belki de Rüşdü Paşa'ya varayım derken, i. Pelit'in bloguna vardım. Hafızanın aziz tahrifatı. Bilemiyorum. Ama Pelit'in blogu o zaman en çok lezzet aldığım içeriklerden birini vaad ediyordu. Sonra kapattı.
[4] Yavuz Türk,"Düşük", Kumaş, Yeniyazı Yayınları, 2010, s.14.


Meram: Yeni Yol Fanzin 1'de yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.