"Ufuk Akbal'ın ilk şiir kitabının ardından şiire bir müddet ara vermesini bu
kitabı okuyunca daha iyi anladım. Bir şiir krizinin ardından bazı gözden
geçirmeler sonucu yumuşak bir adımla bu yeni latif alana yerleşmiş görünüyor.
Tomris Uyar'ın o güzel deyişiyle bir dil tadı yakalamış tek şairimiz belki de
Ufuk Akbal'dır. Bugün yazan hiçbir şair böylesine lezzetli bir dil peşinde
değil. Ufuk Akbal'ın ilk bakışta herkesten ayrılan vasfı bu olsa gerek. Bugün
hikâye kadar okunan bir şiirimiz olsaydı Türk okuru Ufuk Akbal'ın kültür
birikimine göz atmayı deneyecekti. Yer yer bir meddah edasıyla, yer yer
eskilerden bir merdümgiriz şahıs esrarıyla birden karşımızda bulduğumuz bu
plastikî sesi, kuşağı şairlerinden hemen ayırt edebilirsiniz.
İlk kitabındaki
nükteli ve yargı üreten kaynak oldukça edalı bir bükülmeye varmış. Daha çok
gönlü geniş bir dostun, müşfik bir babanın ve anlayışlı bir sevgilinin sesi
Ufuk'un sesi. Fethetmesi bundan. İknası var, ithamı yok. Acı acı dokundurmaları
var, keskin belirtmeleri yok. İyi bir şiir tercüme edilemez. Sırf iyi bir
şiirin özüne ulaşmak için o dilin bütün hilelerine başvurmak zorunda
kalabiliriz.

Kaygusuz Dergi,
5. Sayı, Haziran 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.