15 Haziran 2019 Cumartesi

Alper Öz'le "Meram: Yeni Yol" Üzerine Soruşturma


- Fanzin çıkarmaya nasıl karar verdiniz, gerekli kılan şey neydi? Kimlere hitap ediyorsunuz? Yeni veya farklı yapacağınızı, yaptığınızı düşündüğünüz şey nedir? 
Temmuz 2014'te, yani bundan yaklaşık 5 yıl önce ilk sayısını çıkarttığımız fanzinimize biçtiğimiz gömleği tarif etmenin bugünden bakınca biraz zor olduğunu kabul etmeliyim. Ancak kısaca, şiir ve edebiyat gündeminin boğuculuğundan biraz uzakta, kendi estetik meselelerimize odaklandığımız -  yemek tariflerinden dem atölyesine; adab-ı muaşeret notlarından 35-40 sayfaya varan ve ilginç bir teknikle oluşturulmuş Levent Yılmaz atelyesine kadar, bir mecra kurmak diye nitelendirebiliriz derdimizi. Rüşdü Paşa'nın çocukluğunun geçtiği Konya Meram'dan ve Walter Benjamin'den ilham alarak ismini belirlemiştik. Meram Yeni Yol değil, "Meram: Yeni Yol". Yani insanın ana vatanı olan çocukluktan, bir iç Anadolu şehri olan Konya'nın bozuluşuna, kapitalist saldırılar ve masumiyetin yitişine karşı gündelik hayatın estetiğini muhafaza etmeye yönelik notlar almaktı esas yaptığımız. Hitap ettiğimiz kitle başta meramımızı tam olarak anlatmakta güçlük çektiğimiz arkadaşlarımız olmak üzere - ki onlara ilk sayıda çelmeci ortodokslar dedik, dijital mecrada bir şekilde temas edebileceğimize inandığımız "herkes" oldu. Hayatı yalın ve basit yaşamanın, gündelik hayatın estetize edilmesi için bir şart olduğunu düşünüyorduk. Bu nedenle,  en başta fanzinimiz "paint" ve "word" ile tasarlandı ve beğendirme kaygısı gütmedi.Baştan sona kadar e-fanzin olarak kalmayı tercih ettik; issuu ve google drive'da okuyuculara ulaştık. Bunun bir nedeni dijital ortamın dayanılamaz cazibesiyse, diğeri kadromuzun kitabevleri ve diğer mecralarda dağıtım ve geri toplama mücadelesi için fiziksel kondisyona sahip olmamasıydı. Fanzinciliğe bir çeşit "keyfekeder" duruş getirdiğimizi söyleyebilirim. Nitekim, o günden sonra daha kişisel, çoğu zaman tek kişinin elinden çıkma ve minimum tasarım çizgisini benimsemiş dijital fanzinlerin sayısında bir artış gördük. Ayrıca, okuyanlardan her zaman güzel geri dönüşler aldık. Bir arkadaşımız "bir fanzin ilk defa internet ortamına bu kadar yakışır" dedi. Yine çeşitli soruşturmalarda "iyi fanzinler" arasında ismimiz geçti. Başka bir mecrada yer verilmeyecek ya da kerhen yer verilecek işlerimizi sergileme imkanı bulduk. Burada yayınlanan şiirlerimden birçoğu ikinci kitabımda da yer aldı. Özellikle, uzun Levent Yılmaz atölyesi övündüğümüz işler arasında. Bunun dışında Aydın Boysan'dan Yavuz Dizdar'a, Halil Bezmen'den Karolin Fişekçi'ye, VJ Bülent'ten Canan Ergüder'e, İtalyan porno film yıldızı Selen'den Seyhan Erözçelik'e birçok farklı ve renkli ismi konuk ettik. Oylumlu sayımızı müteveffa ve büyük Türk düşünürü Sencer Divitçioğlu'na armağan ettik. Bununla birlikte görsel tercihlerimize çeşitli kesimlerden ağız birliğiyle yöneltilen "pornografi" suçlamasına ise hala gülüyoruz.

- Bu süreçte nasıl aşamalardan geçtiniz? Başlarken belirlediğiniz noktada mısınız?


Toplamda yedi sayı olarak yayınladığımız "Meram: Yeni Yol Fanzine" yaklaşık iki yıl boyunca iki bazen de üç kişi katkıda bulundu. Kurucu kadroda ben ve Rüşdü Paşa vardık. Fanzinin ilk yazısı aramızdaki dostluğun arkeolojisini merak edenler için en kapsayıcı yazı niteliğindedir. Bu yazıda Yalçın Küçük'ten İsmail Pelit'e, Enis Batur'dan tenbelheyven'a, Frost'tan Novalis'e bir "iz sürme" ve anlamlandırma hikayesini okuyabilirsiniz.  Şimdilerde elini eteğini şiirden ve denemeden çeken Ali Süha, 2016 yılına kadarki kadronun bir diğer konuğu oldu. 2016 yılından sonra çıkarttığımız iki sayıda ise Apemohsen Özüsönmez'in katkıları oldu. Bu dönemden sonra tasarımımız ve bir oranda içeriğimiz de değişti. Ancak, ana damar her zaman muhafaza edildi. Meram: Yeni Yol'un serüveni aynı zamanda onun yayıncılarının dostluklarındaki ve özel hayatlarındaki kırılmaların birebir yansımasıdır. Nitekim, birbirimizle konuşmadığımız dönemlerde bile fanzini yayınlamayı sürdürdük, bu da içeriğe yansıdı - yansısın istedik. Başlarken arzu ettiğimiz noktaya fanzinin son sayısı itibariyle eriştiğimizi düşünüyorum. Dediğim gibi, bir şekilde bu damar hala hatırlanıyor ve okuyucular tarafından soruluyor. Meramımızı anlattık ve yolun sonuna geldik. Böyle bir şeyi tekrarlamayı anlamlı bulmuyoruz ki - bu da isabetlidir. Ezcümle, bu deryaya dalmak isteyenleri - orada büyük bir koleksiyon bekliyor.  

Natama 22, Mayıs 2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beni kâle almanızın kıvancıyla doluyum.